HELALLEŞMA
Veli Cengiz
25.11.2021
Son günlerde helalleşme konusu hep gündemde…
Helalleşmenin nasıl yapılacağından tutunda, her helalleşmenin yapılıp yapılmayacağına dair bir sürü söz…
Gurbete gidiyorsan , eş, dost, akrabayla helalleşme olur. Gidip de dönmeme , gelip te görmeme var. Umre ve haç yolculuğuna çıkanlarla helalleşirdi geride kalanlar. Son iki yılda helalleşmek isteyip de, helalleşemediğimiz arkadaşlarımız oldu! Hastalığında bile ziyaret edip, can cana sohbet edip, sarılamadan ayrıldık! Korona , bizlere en yüce görevi bile yaptırmadan ayırdı birbirimizden!
24 Kasım geldi çattı: öğretmenler günü.
Benim de öğretmenlerim oldu, bugünlere gelmemde bir çok öğretmenimin emeği var.
Düşündüm, en çok emeği olan öğretmenimin ilkokul öğretmenim Menduh Büyüktaş olduğunu gönlüm bana söyledi. İsmini andığımda, söylediğimde bir sıcaklık kapladı her yanımı. Çok gerileri düşünüyorum, ilkokula başlama anım geliyor aklıma… Babam, elimden tutup okula götürüyor, ilk günüm. Annemden ayrı kalmanın hüznü kaplıyor her yanımı…
Gözümden sicim gibi yaşlar akarken, küçük boylu, fötrün şapkalı bir adam yaklaştı:
“ Niye ağlıyorsun” dediğinde, sesini adam sesine benzetememiş, durup bakmıştım gözlerine… Gözlerini anamın gözlerine benzettim, içim ısındı birden ona. Birden bir ses duydum :
“ Ummuhan , getir onu benim odama”
“ Peki efendim” dedi, elimden tutu bir odaya götürüyordu beni; kıyafeti erkek giysileri, sesi bir bayan olan kimdi bu?
Odaya girdiğimizde, “ Getirdim müdürüm!” diye konuşmuştu Ummuhan. Sonradan adının , Menduh Büyüktaş olduğunu öğrendiğim; müdürüm, öğretmenim , adam gibi adam olan bir insan.
“ Bak, dedi bana. Uzun bir yolculuğa çıkacaksın buradan; benim gibi! Ben de senin gibi ağladım, ama kaldım okulda, okudum öğretmen oldum. Memleketim Diyarbakır, ama Menteş köyüne öğretmen oldum. Annem , babam ben okurken öldüler; bir kız kardeşim vardı Ayşe, öksüz kaldı, aldım getirdim yanıma, oda senin ablan olacak, Ummuhan’da anan olacak! Menduh, öğretmenimin yüzüne garip garip baktığımda:
“ Niye baktığını anlıyorum, sen de sonra anlayacaksın Ummuhan’ı.” Dedi.
Köyün tüm çocukları bir sınıfa dolduk; birden beşe kadar. Hepimizin öğretmeni Menduh Büyüktaş’tı.
Öğretmenimiz, harfleri, hecelemeyi öğretiyor sonra dördüncü ve beşinci sınıflar bırakıyordu bizi. Abilerimiz, ablalarımız öğrenciyken öğretmenlik yapıyorlardı bize!..herkes herkese bir şeyler öğretiyordu, durmadan inançla.
Okulun bahçesinde öğretmenimiz Ummuhandı. Bildiği tüm çocuk oyunlarını bıkmadan, usanmadan anlatıyor, uygulamasında O,da karışıyordu aramıza ; el eleydik, gönül gönülleydik. Ne zevk alırdık oyun oynamaktan, anlatamam!
23 Nisan Milli Egemenlik Çocuk Bayramına geldik. Ayşe abla günlerce hazırladı bizi, kızlara krepon kağıdından elbiseler dikti allı , morlu. Sınıfımız bayraklar, fenerler,balonlar, kedi merdivenleriyle rüyalar ülkesine dönmüştü.
Köy meydanında, öğretmenimiz köylülere Milli Egemenliği anlattı… Şiirle okuduk, marşlar söyledik gür sesle. İster inanın, ister inanmayın bir köyde böyle kutladık bayramımızı.
Okula dönüyorduk şen olarak. Çeşmenin yanına geldiğimizde koştular su içmek için, bir birini iteklediler önce içmek için. Hasan ismindeki bizim sınıf arkadaşımızı kuvvetlice ittiler ki düştü açmura. O sırada bir ses duyduk:
“ Yavrum, kuzum!” diye. Ummuhan , Hasan’ı kucaklamış evine doğru götürüyordu, tıpkı anası gibi. Ana olmadan ana olmak buydu.
Orada , Ummuhan’ın hayatını öğrenmiştim: Kocası Kore savaşında şehit düşmüş, çocuğu olmadan dul kalmış, meccanen okulun hademesi olmuş, kendini korumak için erkek kıyafeti giymiş, çocukların hem anası, hem de babasıydı okulun.
Sevgili öğretmenim Menduh Büyüktaş,
Bizlere insanları sevmeyi, beraberce mutlu olmayı, doğayı korumayı, her canlının yaşam hakkını bilmeyi öğrettin.
Yaşıyorsundur umarım , sağlıklı uzun ömürler dilerim, Hakk’a kavuştuysan gani gani rahmetler dilerim. Hakkını helal et öğretmenim.
Mutlu kalınız…
İlk Yorum
Yazan Siz Olun..