HUY ÇIKMASI
Veli Cengiz
02.08.2018
Zamanın birinde bir köy imamı yaşarmış ; evlenecek olanların imam nikahını kıyar, yeni doğan çocukların ismini kuran okuyarak koyar, askere gidecek olanların arkasından dualar eder, salimen geri dönmelerini niyaz edermiş. Bayram namazlarını kıldırır, bayramlaşmayı en güzel şekilde yerine getirirmiş. Ölen olursa, yıkar , kefene sarar, cenaze namazını kıldırır, mezara kadar eşlik eder, cenaze dualarla toprağa verilir, haftasında, kırkında görevini eksiksiz yerine getirirmiş… Günün birinde imam hatip lisesinden mezun olan genç bir öğrenciyi köye imam olarak vermişler. Genç imama köye gelmiş, muhtarla konuşmuş ve göreve başlamış. Eski imam kendisinin böyle apar topar görevden alınmasına çok içerlemiş!... Hiç olmazsa muhtar beni çağırıp, bunca yaptıklarımdan dolayı teşekkür etseydi, mutlulukla ayırsaydı. Bende genç hocaya yapması gerekenleri anlatsaydım usulünce diye içerlenir dururmuş. Aksilik bu ya, yeni hocanın ilk gününde bir ölüm olmuş! Hoca daha taze hiç cenaze yıkamamış ki! Eski hocada boğuz edip, hiç yardımda bulunmamış. Çaresiz su kazanını kaynatmış, suyun ısınmasıyla bir tas su alıp mevtanın üzerine dökmüş. Bu an garip bir ses çıkmış! Elindeki tası atarak “ ölü dirildi!” diyerek , korkudan kaçmaya başlamış…Onu takip eden eski hoca arkasından seslenmiş: “gel buraya, ölünün dirildiği filan yok! O ses huyun sesi: can çıkmayınca huy çıkmaz. “Sen devam et işine diyerek genç hocaya yardım etmeye başlamış. Evet sevgili okurlarım ölmeden huy çıkmaz demiş atalarımız. Bazı siyasilerimiz hemen seçimden sonra “ Olağan üstü kurultay” isteriz diye , parti delegelerinden imza almaya başladılar. Haklı olabilirler, ama zamanı değildi. Her işin bir vakti saati vardır, o zamanı iyi bileceksin, zamanı gelince konuşacaksın. İnsan düşünmeli, sonra karar vermeli. Ha Ali olmuş, ha Veli ne fark eder. Önemli olan partinin ideolojisi, halka sunduğu projeler, kadroların inancı, güveni, ümiti… Bu üçü varsa hayat güzel olur. Bunu küçük öykülerle açıklamaya çalışayım: *Bir köyün sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Köyün halkı toplandı. İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı! “Bu inançtı” *Babalar bebeklerini havaya hoplatır, bebekler gülmekten bayılır. Yere düşecekleri akıllarına bile gelmez. Çünkü babaları onu tutacaktır. “ Bu güvendir.” *Yatağımıza girerken yarın uyanıp, yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur. Ama yine ertesi güne dair planlar yaparız. “ Bu ümittir.” Bu üçü varsa hayat güzeldir. Partiler de topluma hayatı güzelleştirmek için vardır. Yoksa noterden belge alarak, bu işler gerçekleşmez. “ söz vermek” yeterlidir bence. Eskiden noter mi vardı? Bir Türkmen atasözü ile yazımı sonlandırayım. “ Saç ayağının ayağı üç olur Birbirine güç olur Biri kırılırsa hiç olur.” Anlaşılır inşallah. Mutlu kalınız…
İlk Yorum
Yazan Siz Olun..