ÖĞRENCİSİZ ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Veli Cengiz
26.11.2020
Emekli olduktan sonra bile, her 24 Kasım’da mahallemdeki bir ilkokul veya ortaokulda ki kutlamaları izlemeye giderdim.
Evimin penceresinden baktım, sokaklar bomboş! Öğrenciler gitmiş okula, ben geç kalmışım diye düşündüm. Kocatepe İlkokulu’na gelince, bahçeye baktım, kimsecikler yoktu! Bahçe kapısı da kilitliydi. Okulun giriş kapısında da kimsecikler yoktu; soru soracağım, konuşacağım bir canlı aradım bulamadım! Kendime sordum: “Bugün hafta sonu mu?”
“Hayır!” diye iç sesim cevap verdi. Devam etti konuşmaya : “Pandemi dolayısıyla kapalı okullar.” II. Abdülhamit zamanında Maarif Nazırı kimdi? Diye sordum iç sesime. Çok gerilere gidiyorsun diye kızdı iç sesim. Sonra düşündü, düşündü, düşündü: “Emrullah Efendi” diye bir isim düştü dilinden.
“Tamam!” dedim. Emrullah Efendi değil miydi? “Öğrenciler olmasa, maarifi çok güzel idare ederdim.” Diyen. İç sesim sözün nereye varacağını hissedip sustu. Ama ben susamadım “ Öğrenci, öğretmen olmadan, eğitim işinin idare olmayacağı, yerinde duran, hareket etmeyen su misali gibi kirleneceği, akmayan su gibi “kötü” kokacağını düşünmeye başladım… “ Duran, bekleyen, hareket etmeyen dünyaya terstir. Dönüyor dünya, diye sessiz sessiz konuştu iç sesim,” duymayacağımı düşündü ama duydum.”
Önce, Cumhuriyeti kuran kahramanlardan örnek vermek istedim. 16 Temmuz 1921., Sakarya savaşının devam ettiği günler. Mustafa Kemal, 250 bay ve bayan öğretmeni Ankara’da bir arada toplar. “ Mukaddes vazife” diye görevlerini anlatır saatlerce… ve Derki: “Milletimizi yetiştirmek gibi mukaddes bir vazifeyi yerine getiren yüce heyetinizin, bugünün durumunu dikkate alacağından ve her zorluğa göğüs germe ile bu yolda, gayret ve metanetle yürüyeceğinden şüphem yoktur.”
Demek ki, savaşta bile eğitime devam… Her şart ve her koşulda “ Mukaddes Görev” yerine getirilmeliydi. Yetişenler, inanç ve idealle devam ettiler yollarına. Halide Edip Adıvar, “Ateşten Gömlek” Reşat Nuri Gültekin , “Yeşil Gece” , Mahmut Makal, “Bizim Köy” Şevket Süreyya Aydemir, “ Toprak Uyanırsa” gibi eserleriyle inançlarını, ideallerini dile getirdiler…
Ne demişti Atatürk : “ Senin, seni bekleyen yavrularının arasına koşmakta, bir dakika gecikmeyeceğine eminim.” “Dünyada da böyle örnekler var mı?” diye konuştu iç sesim. “Olmaz olur mu,” diye konuştum. Günümüzden örnek istiyorsan, “ Tüm Avrupa okulları kapatmadı! Ama tedbirlerini de sıkı bir şekilde uyguladı.”
“Bekleyelim, sonucu görelim…” diye kıs kıs güldü iç sesim. “Pandemiden önce sonuçlanmış örneklerin var mı?” sessizce, sorusunu soruverdi iç sesim. II. Dünya Savaşında Nazizm karşı olan aydınlar, üniversite hocaları, o koşullarda derslerini hiç eksiksiz anlatmışlar… Kur atlayarak, doktora tezi vererek, diploma almış, derslere devam edenler. Savaş bitince Almanya’da taş taş üstünde kalmamış. Kalkınma seferberliği ilan etmişler. Nazi kamplarından alınan diplomaları geçerli saymışlar. Var güçleriyle çalışmışlar, bugünün Almanya’sını yaratmışlar.
Bu hafta başından itibaren, örgün eğitime ara verilip, internet ortamında eğitime başlandı. Yani;
Dokunmadan ten tene,
Değmeden göz göze,
Söylenmeden söz yüze,
Can cana değil,
Camdan cama eğitim…
Örgün eğitim de fırsat eşitliği yok diyorduk, şimdi internet ortamında fırsat eşitliği makası daha açılacak. Bakanlık, bir aya kadar 30 bin bilgisayar dağıtılacağını söylüyor. Yetecek mi? Asla yetmez! İnterneti çekmeyen yerler, bilgisayarı olmayan on binlerce çocuk var. Yarın kar, kış gelecek, tepe çıkarak ulaşımı sağlanan internet, o tepeler, kışın kullanılamayacak! Her şey tamam olsa bile; bilgi verilip, eğitim eksik kalacak her bir çocuk için. “Hiç mi sevinilecek haber yok?” diye iç sesim konuştu. “Olmaz olur mu, en güzel haber Dinar, “ BİLSEM” den” geldi. Caribou Matematik yarışmasına 38 ülkeden 50 bin öğrenci katılmış. Ferra Bozbaş Dünya 1. si olmuş. S. Battal Atasoy, Elif İ. Gökpınar, Ahmet A. Köseer, Rüya Eser yüzde birlik dilime girmişler. Öğretmenleri de Bilal Açıkgöz. Ne diyelim? Bu başarıya ancak MAŞALLAH! Denir, başkası az gelir. Kutluyorum.
Sağlıklı mutlu günler dilerim.
İlk Yorum
Yazan Siz Olun..