Son günlerde artan araç yangınları dikkat çekiyor. Özellikle otobüs ve binek araçlarda çıkan yangınlar hem çevreye hem de vatandaşların sağlığını tehlikeye atıyor. Peki bu araç yangınları neden ve nasıl çıkıyor? Önlemek için yapılması gerekenler nedir? AKÜ Teknoloji Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, Gazete3’e anlattı.
Arabalar, gerek park halinde, gerekse seyir halindeki iken alev topuna dönüyor. Araçlarda çıkan yangınların nedenlerini ve önlemleri Afyon Kocatepe Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken ile konuştuk. Bayrakçeken, dünya genelinde 2 milyar, Türkiye’de ise 30 milyondan fazla araç olduğunu belirterek, araçlarda yaşanan yangınların yakıt sistemine göre ve kullanım amaçlarına göre çeşitlilik gösterdiğini söyledi.
YÜZDE 60’I MOTOR BÖLÜMÜNDE ÇIKIYOR
Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken “Geçmişte yangınlar uygun yakıt (10 numara yağ, ucuz mazot vb) ve malzeme kullanılmasından kaynaklı iken alınan önlemler ile bu sorun önemli ölçüde kontrol altına alınmıştır. Elektrikli araçlarda yangın riskinin, benzinli ve dizel araçlara kıyasla daha düşüktür. Benzinli ve dizel araçların elektrikli araçlara göre 4-5 kat daha fazla yangın riski taşımaktadır. Yangınlar çarpışma, kundaklama ya da seyahat esnasında çıkabilir. Araç yangınları toplam yangınların yüzde 5-15’i mertebesinde olup maddi hasar bakımından yüzde 15’ine tekabül etmektedir. Yangınların yaklaşık yüzde 60’ı motor bölümünden, yüzde 35 yolcu bölümünden, yüzde 2 civarında yakıt tankı bölgesinden, yüzde 3 Civarında da lastik ve far gibi donanımlardan olabilmektedir. Yangına sebep olabilecekler özellikle eski araçlarda sıcak motor üzerine yakıt sızıntısı olması, elektrik tesisatında kontak, sigara, kundaklama, güneş altındaki aracın içindeki eşyalardan kaynaklanma (çakmak vb), fren balatalarının aşrı ısınması, LPG’li araçlarda gaz sıkışması gibi çok genel başlıkları sıralayabiliriz. Karayollarında çok farklı taşıtalar görebilmekteyiz (Binek, ticari, kamyon, otobüs vb). Dolayısıyla araç özelliklerine göre yangınlar farklılık gösterebilmektedir” dedi.
“DİZEL ARAÇ MOTORLARINDA YANGIN RİSKİ DAHA DÜŞÜKTÜR”
Bayrakçeken, “Taşıtlarda yangın hasarı miktarı çok sayıda faktöre bağlıdır. Aracın türü (otomobil, motosiklet, kamyon, otobüs vb), aracın kullanım şekli (özel araç, ticari araç vs), kullanıldığı iklim ve çevre şartları (sıcak hava, yüksek nem, kirli hava), aracın yaşı, aracın bakımı (çarpışma hasarları, sızdırma, lastikler, frenler vb), yapım malzemesi ve konstrüksiyonu, kullanılan yakıt cinsi (benzin, mazot, propan), yakıt, hidrolik veya yağ sızıntıları yangının çıkışına sebep olur, kemirgenler nedeniyle yangın çıkabilir. Elektrik tesisatı nedeniyle, LPG’li araçlarda uygun olmayan işçilik, uygun olmayan yakıt kullanımı, dizel araç motorlarında yangın riskinin her zaman benzinli araçlardan daha düşüktür” ifadelerini kullandı.
“YANGINLARIN YÜZDE 75’İ YOLCU ARAÇLARINDA”
Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, “Türkiye’de yılda yaklaşık 350 otobüs yangını yaşanmaktadır ve bunların çoğu hafif hasarla atlatılmaktadır. Literatüre göre araç yangınlarının yüzde 75’i yolcu araçlarında gerçekleşmektedir. Otobüs yangınlarının dünyadaki toplam yangın içerisindeki payı yüzde 1’dir. Yangınların ABD de yüzde 17, Polonya da yüzde 5 vb… Araçlarda kullanılan malzemelerde yangına dayanıklı değildir. Araç lastiğini oluşturan petrokimyasal bileşenlerin tutuşma sıcaklığı düşük olup, 170-250°C de yanabilme özelliği vardır. Bu sıcaklık, çok fazla eğimli, virajlı yollarda, ağır yük gibi nedenlerle jant veya lastiğe yakın olan parçaların hasarı ile ortaya çıkabilir. Araçların fabrika çıkışındaki orijinal durumuna sadık kalmayarak özellikle yasal olmayan teknik değişikliklerin yapılması, klima sistemleri, TV, internet, buzdolabı, telefon veya bilgisayar şarj edebilecek 220V AC elektrik prizleri, kahve makinesi ve su ısıtıcısı gibi sonradan ilave edilen veya kapasitesi artırılan sistemler, uygun olmayan kablo tesisatı nedeniyle yangınlar meydana gelebilir. Özellikle, otobüslerdeki elektriksel besleme kaynakları ve sistemleri, otobüsün arkasında bulunan motor bölümündedir. Ancak, elektrik enerjisi besleme ihtiyacı bütün araç boyunca yayılmıştır. Bundan dolayı elektrik besleme kablo mesafeleri uzundur. Bu uzun kablolarla besleme yapılması gerilim düşmesine sebep olur. Bunun sonucunda besleme sisteminden istenilen elektriksel gücün çekilmesi için, elektrik besleme kablolarında aşırı akım çekilmesine yol açar. Sıfır araç ve orijinal parça kullanılması durumunda işçilikte iyi ise çok sorun gözükmemekle birlikte uygun olmayan malzeme ve işçilikle yangın görülebilmektedir” diye konuştu.
ELEKTRİKLİ ARAÇ YANGINLARI
“Elektrikli araçlarda şarj ve performans noktasında ciddi avantajlar sunan lityum bataryalarda kullanılan yanıcı malzemeler yangın riski taşımaktadır” diyen Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, “Araçta düşük voltajlı akü varsa yangın, standart bir araç yangını ile aynı özelliklerde kontrol altına alınabiliyor. Fakat yüksek voltajlı akülerde 6 ila 8 saate varan sürelerde itfaiye müdahalesi gerekebiliyor. Elektrikli araçların bataryaları, yüksek enerji yoğunluğuna sahip olmaları nedeniyle kısa devre, aşırı ısınma gibi durumlar sonucu yangın riski taşıyabilir. Bu tür durumlar, lityum iyon bataryaların zarar görmesi sonucu meydana gelebilir ve yangınlar, benzinli araçlardaki yangınlara kıyasla daha şiddetli olabilir ve söndürülmesi de oldukça zordur” ifadelerine yer verdi.
“YOĞUN ÖNLEMLER SONUCU YAKITA BAĞLI YANMALARDA AZALMA GÖZLENDİ”
Elektrikli otomobil üreticilerinin yangın riskini en aza indirmek için büyük uğraşlar verdiğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, şunları söyledi: “Güvenlik Önlemleriyle risk en aza indirilebilir. Elektrikli araçlarda bir yangın meydana geldiğinde, bu yangınların söndürülmesi benzinli ve dizel araçlardaki yangınlara göre daha zor olabiliyor. Elektrikli araç yangınlarının çok hızlı yayılabilen ve klasik yöntemlerle söndürülmesi zor yangınlar olması, yangın güvenliği konusunda özel önlemler alınmasını gerekli kılmaktadır. Elektrikli araçlarda bir yangın meydana geldiğinde, bu yangınların söndürülmesi benzinli ve dizel araçlardaki yangınlara göre daha zor olabiliyor. Elektrikli araçlarda kullanılan lityum iyon bataryaların delinme, kısa devre yapma gibi durumlar sonucu alev alması ve bu yangınların kontrol altına alınmasının zorluğu, elektrikli araçlarda bu durumu biraz daha ciddileştiriyor. Elektrikli araçlar da 400-800-1200 voltluk sistemler kullanılabilmekte ve voltaj ne kadar yüksek olura motorda o oranda güçlü olabilmektedir. Yüksek enerji ve buna bağlı olarak da yüksek performans sunan lityum iyon pillerin içerisinde yer alan yanıcı malzemeler risk doğurabiliyor. Hibrit araçların pillerinin ısınması ve sızan yakıtla birleşmesi yangın çıkmasına neden olabiliyor. Bataryaları söndürmek için kuru kimyevi köpükler ve kuru tozlar kullanılması gerekmektedir. Su ile kesinlikle müdahale edilmemelidir. Özellikle itfaiye teşkilatları büyük yerleşim yerlerinin yanı sıra küçük beldelerdeki teşkilatlarda eğitimli olmalıdır. Elektrikli ve hibrit araçların bakım-onarım, fenni muayene gibi işlemlerinde özel alanlar ve eğitimli personel görev almalıdır. Otobüslerde motor, yolcu bölmesi, lastikler, gövde gibi farklı bölgelerde yangınlar ortaya çıkabilir. Alınan yoğun önlemler sonucu yakıta bağlı yanmalarda azalma gözlenmiştir. Orijinal parça kullanımı, yetkili kişilerce bakım-onarım, önemlidir. Araç gövdelinde kullanılan malzemelerinde yanıcı özellik gösterebilmesinden dolayı yangınlar hızla yayılabilmektedir. Yangın tüpüyle müdahale edip itfaiyeye haber verilmelidir.” >>>Mustafa BAYER
Araç yangınları neden artıyor?
Son günlerde artan araç yangınları dikkat çekiyor. Özellikle otobüs ve binek araçlarda çıkan yangınlar hem çevreye hem de vatandaşların sağlığını tehlikeye atıyor. Peki bu araç yangınları neden ve nasıl çıkıyor? Önlemek için yapılması gerekenler nedir? AKÜ Teknoloji Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, Gazete3’e anlattı.
Arabalar, gerek park halinde, gerekse seyir halindeki iken alev topuna dönüyor. Araçlarda çıkan yangınların nedenlerini ve önlemleri Afyon Kocatepe Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken ile konuştuk. Bayrakçeken, dünya genelinde 2 milyar, Türkiye’de ise 30 milyondan fazla araç olduğunu belirterek, araçlarda yaşanan yangınların yakıt sistemine göre ve kullanım amaçlarına göre çeşitlilik gösterdiğini söyledi.
YÜZDE 60’I MOTOR BÖLÜMÜNDE ÇIKIYOR
Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken “Geçmişte yangınlar uygun yakıt (10 numara yağ, ucuz mazot vb) ve malzeme kullanılmasından kaynaklı iken alınan önlemler ile bu sorun önemli ölçüde kontrol altına alınmıştır. Elektrikli araçlarda yangın riskinin, benzinli ve dizel araçlara kıyasla daha düşüktür. Benzinli ve dizel araçların elektrikli araçlara göre 4-5 kat daha fazla yangın riski taşımaktadır. Yangınlar çarpışma, kundaklama ya da seyahat esnasında çıkabilir. Araç yangınları toplam yangınların yüzde 5-15’i mertebesinde olup maddi hasar bakımından yüzde 15’ine tekabül etmektedir. Yangınların yaklaşık yüzde 60’ı motor bölümünden, yüzde 35 yolcu bölümünden, yüzde 2 civarında yakıt tankı bölgesinden, yüzde 3 Civarında da lastik ve far gibi donanımlardan olabilmektedir. Yangına sebep olabilecekler özellikle eski araçlarda sıcak motor üzerine yakıt sızıntısı olması, elektrik tesisatında kontak, sigara, kundaklama, güneş altındaki aracın içindeki eşyalardan kaynaklanma (çakmak vb), fren balatalarının aşrı ısınması, LPG’li araçlarda gaz sıkışması gibi çok genel başlıkları sıralayabiliriz. Karayollarında çok farklı taşıtalar görebilmekteyiz (Binek, ticari, kamyon, otobüs vb). Dolayısıyla araç özelliklerine göre yangınlar farklılık gösterebilmektedir” dedi.
“DİZEL ARAÇ MOTORLARINDA YANGIN RİSKİ DAHA DÜŞÜKTÜR”
Bayrakçeken, “Taşıtlarda yangın hasarı miktarı çok sayıda faktöre bağlıdır. Aracın türü (otomobil, motosiklet, kamyon, otobüs vb), aracın kullanım şekli (özel araç, ticari araç vs), kullanıldığı iklim ve çevre şartları (sıcak hava, yüksek nem, kirli hava), aracın yaşı, aracın bakımı (çarpışma hasarları, sızdırma, lastikler, frenler vb), yapım malzemesi ve konstrüksiyonu, kullanılan yakıt cinsi (benzin, mazot, propan), yakıt, hidrolik veya yağ sızıntıları yangının çıkışına sebep olur, kemirgenler nedeniyle yangın çıkabilir. Elektrik tesisatı nedeniyle, LPG’li araçlarda uygun olmayan işçilik, uygun olmayan yakıt kullanımı, dizel araç motorlarında yangın riskinin her zaman benzinli araçlardan daha düşüktür” ifadelerini kullandı.
“YANGINLARIN YÜZDE 75’İ YOLCU ARAÇLARINDA”
Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, “Türkiye’de yılda yaklaşık 350 otobüs yangını yaşanmaktadır ve bunların çoğu hafif hasarla atlatılmaktadır. Literatüre göre araç yangınlarının yüzde 75’i yolcu araçlarında gerçekleşmektedir. Otobüs yangınlarının dünyadaki toplam yangın içerisindeki payı yüzde 1’dir. Yangınların ABD de yüzde 17, Polonya da yüzde 5 vb… Araçlarda kullanılan malzemelerde yangına dayanıklı değildir. Araç lastiğini oluşturan petrokimyasal bileşenlerin tutuşma sıcaklığı düşük olup, 170-250°C de yanabilme özelliği vardır. Bu sıcaklık, çok fazla eğimli, virajlı yollarda, ağır yük gibi nedenlerle jant veya lastiğe yakın olan parçaların hasarı ile ortaya çıkabilir. Araçların fabrika çıkışındaki orijinal durumuna sadık kalmayarak özellikle yasal olmayan teknik değişikliklerin yapılması, klima sistemleri, TV, internet, buzdolabı, telefon veya bilgisayar şarj edebilecek 220V AC elektrik prizleri, kahve makinesi ve su ısıtıcısı gibi sonradan ilave edilen veya kapasitesi artırılan sistemler, uygun olmayan kablo tesisatı nedeniyle yangınlar meydana gelebilir. Özellikle, otobüslerdeki elektriksel besleme kaynakları ve sistemleri, otobüsün arkasında bulunan motor bölümündedir. Ancak, elektrik enerjisi besleme ihtiyacı bütün araç boyunca yayılmıştır. Bundan dolayı elektrik besleme kablo mesafeleri uzundur. Bu uzun kablolarla besleme yapılması gerilim düşmesine sebep olur. Bunun sonucunda besleme sisteminden istenilen elektriksel gücün çekilmesi için, elektrik besleme kablolarında aşırı akım çekilmesine yol açar. Sıfır araç ve orijinal parça kullanılması durumunda işçilikte iyi ise çok sorun gözükmemekle birlikte uygun olmayan malzeme ve işçilikle yangın görülebilmektedir” diye konuştu.
ELEKTRİKLİ ARAÇ YANGINLARI
“Elektrikli araçlarda şarj ve performans noktasında ciddi avantajlar sunan lityum bataryalarda kullanılan yanıcı malzemeler yangın riski taşımaktadır” diyen Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, “Araçta düşük voltajlı akü varsa yangın, standart bir araç yangını ile aynı özelliklerde kontrol altına alınabiliyor. Fakat yüksek voltajlı akülerde 6 ila 8 saate varan sürelerde itfaiye müdahalesi gerekebiliyor. Elektrikli araçların bataryaları, yüksek enerji yoğunluğuna sahip olmaları nedeniyle kısa devre, aşırı ısınma gibi durumlar sonucu yangın riski taşıyabilir. Bu tür durumlar, lityum iyon bataryaların zarar görmesi sonucu meydana gelebilir ve yangınlar, benzinli araçlardaki yangınlara kıyasla daha şiddetli olabilir ve söndürülmesi de oldukça zordur” ifadelerine yer verdi.
“YOĞUN ÖNLEMLER SONUCU YAKITA BAĞLI YANMALARDA AZALMA GÖZLENDİ”
Elektrikli otomobil üreticilerinin yangın riskini en aza indirmek için büyük uğraşlar verdiğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Bayrakçeken, şunları söyledi: “Güvenlik Önlemleriyle risk en aza indirilebilir. Elektrikli araçlarda bir yangın meydana geldiğinde, bu yangınların söndürülmesi benzinli ve dizel araçlardaki yangınlara göre daha zor olabiliyor. Elektrikli araç yangınlarının çok hızlı yayılabilen ve klasik yöntemlerle söndürülmesi zor yangınlar olması, yangın güvenliği konusunda özel önlemler alınmasını gerekli kılmaktadır. Elektrikli araçlarda bir yangın meydana geldiğinde, bu yangınların söndürülmesi benzinli ve dizel araçlardaki yangınlara göre daha zor olabiliyor. Elektrikli araçlarda kullanılan lityum iyon bataryaların delinme, kısa devre yapma gibi durumlar sonucu alev alması ve bu yangınların kontrol altına alınmasının zorluğu, elektrikli araçlarda bu durumu biraz daha ciddileştiriyor. Elektrikli araçlar da 400-800-1200 voltluk sistemler kullanılabilmekte ve voltaj ne kadar yüksek olura motorda o oranda güçlü olabilmektedir. Yüksek enerji ve buna bağlı olarak da yüksek performans sunan lityum iyon pillerin içerisinde yer alan yanıcı malzemeler risk doğurabiliyor. Hibrit araçların pillerinin ısınması ve sızan yakıtla birleşmesi yangın çıkmasına neden olabiliyor. Bataryaları söndürmek için kuru kimyevi köpükler ve kuru tozlar kullanılması gerekmektedir. Su ile kesinlikle müdahale edilmemelidir. Özellikle itfaiye teşkilatları büyük yerleşim yerlerinin yanı sıra küçük beldelerdeki teşkilatlarda eğitimli olmalıdır. Elektrikli ve hibrit araçların bakım-onarım, fenni muayene gibi işlemlerinde özel alanlar ve eğitimli personel görev almalıdır. Otobüslerde motor, yolcu bölmesi, lastikler, gövde gibi farklı bölgelerde yangınlar ortaya çıkabilir. Alınan yoğun önlemler sonucu yakıta bağlı yanmalarda azalma gözlenmiştir. Orijinal parça kullanımı, yetkili kişilerce bakım-onarım, önemlidir. Araç gövdelinde kullanılan malzemelerinde yanıcı özellik gösterebilmesinden dolayı yangınlar hızla yayılabilmektedir. Yangın tüpüyle müdahale edip itfaiyeye haber verilmelidir.” >>>Mustafa BAYER