TEMA Vakfı İl Temsilcisi Önder Çelik, Kanal3’te Duygu Çınar Dalgıç’ın sunduğu Duygu İle Keyif Kahvesi programına konuk oldu. Çelik, “Herkes yer altı kaynaklarının çekildiğini sondaj derinliklerinin aşağıya düştüğünü birçok kaçak sondaj olduğunu unutmamak gerekiyor. Aşağı düştüğünü dolayısıyla burada artık bu kaynakları tükettiğimizi insanlar konuşuyor. Beraberinde ağaçlandırma konusunda bir çaba gayret var ama beraberinde doğa yıkımı toprak yıkımı da sürekli yaşanıyor” dedi.
Kanal3’te Duygu Çınar Dalgıç’ın sunduğu Duygu İle Keyif Kahvesi programına konuk olan TEMA Vakfı İl Temsilcisi Önder Çelik, açıklamalarda bulundu. Çelik, “Türkiye’nin en büyük probleminin erozyonla mücadele olduğu konusunda anlatımda bulunan bu konuda mücadele etmeye çalışan sivil toplum örgütü şöyle ben şahsen iklim bilimci değilim. Mutlaka bunu ifade edecek bilim adamları daha teknik dille bu durumu açıklayacaklar. Ben coğrafyacı değilim. Yaşadığımız problemlerin birçoğu üzerinde bir bilim insanı gibi konuşamayacağım. Ama ben daha sade aslında beklide ihtiyacımız olan dili kullanacağım. Burada ben 39 yıldır Afyonkarahisar’dayım. 40.yıla doğru geliyorum. Ben boyuma kadar kar içerisinde lisede okuduğum okula yürüyerek gidiyordum. Yani bunu düşündüğün zaman işte 1.50 civarında kar kalınlığı bazen 1 metre-1.20 falan bu kar 2,3 ay kalkmazdı” dedi.
“GELİNEN NOKTADA İYİ BİR YERDE DEĞİLİZ”
Çelik, “Herkes yer altı kaynaklarının çekildiğini sondaj derinliklerinin aşağıya düştüğünü birçok kaçak sondaj olduğunu unutmamak gerekiyor. Aşağı düştüğünü dolayısıyla burada artık bu kaynakları tükettiğimizi insanlar konuşuyor. Beraberinde ağaçlandırma konusunda bir çaba gayret var ama beraberinde doğa yıkımı toprak yıkımı da sürekli yaşanıyor. Bunların olumsuz sonuçlarını bugün yaşıyoruz. Yarın daha acı yaşayacağız. Çünkü su kaynaklarının tükenmesiyle beraber tarımsal döngü değişti. Bugün yaptığımız yanlış dikim sayesinde lokal belli su ihtiyacı çok yüksek ürünleri belli lokasyonlarda dikimi sağlanarak oradaki çok yoğun su kullanımıyla suyu hızlı bir şekilde buharlaşmasını sağladık. Dolayısıyla gelinen noktada iyi bir yerde değiliz” dedi.
“HAZİRAN AYINDA TEMMUZ
SICAKLARINI YAŞADIK”
Çelik, “Bu sene ne bakalım bu sene yaşanan bir tanesi meyvelerin birçoğunun küçük boyutlarda daha ağaçtan toplanabilme zamanını belli verimi olgunu yaşamadan düştüğünü gördük. Dalından bunu yaşadılar. İncirde bu yaşanıyor. Elma da bu yaşanıyor. Çok acı çok daha erken sıcakları yaşadık. Haziran ayında Temmuz sıcaklarını yaşadık. Meyve ağaçlarımızdaki bu süreçte bozuldu beslenemedi. Ekosistem içinde yeni türleri görmeye başladık. Dolayısıyla bunlar hem kaynakların tükenmesiyle beraber ortaya çıkan problemi hem de farklı bir biyolojik ekosistemin değişmesi gereği farklı biyolojik mücadeleyi bunlarla beraber bir takım problemler yaşanacağını ifade etmiştik. O zaman demiştik ki bazı görmediğimiz zararları göreceğiz. Çünkü bu sıcaklıkların artışıyla birlikte güneyde bulunan bu ürünler bu tür zararlar kuzeye doğru çıkacak ve bunları konuşacağız. Nitekim Akdeniz havzasında bunlar konuşuluyor. Yani Akdeniz havzasında küresel iklim değişikliği neticesinde ortaya çıkacak olumsuz sonuçlardan nasıl zarar göreceğimizi insanlar konuşuyor. Bilim adamı bunları tartışıyor. Bunun zararlarını giderilecek çalışmalar neler olabiliri çok vakit kaybetmeden hızlı bir şekilde hayata geçirmemiz lazım” ifadelerine yer verdi.>>> Ayşe Karadeniz