Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ANLAMAK!

Bu haberin fotoğrafı yok

Yaşadığımız olayların sonrasında çıkan sonucu anlıyor muyuz? Hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor muyuz hayata.

Yaşanmış bir iki olay anlatacağım, yaşayanlar anlamış mı, anlamamış mı? Siz söyleyiniz..

Padişah Abdülmecit zamanında Okmeydanı’nda bir yarışma düzenlenmiş. Marifeti, becerisi olanları er meydanına davet etmiş. Ve demiş ki:

“Beğenirsem beceriye yüz altın vereceğim.”

Birçok insan katılmış bu yarışmaya… Becerisi, yeteneği olanlar bir bir sergilemişler hakem heyetine. Hakem heyetinin beğendiklerini son olarak da padişah değerlendirecekmiş kural gereği. Beğenilirse iyi de ya beğenilmezse durum vahim!

Çelimsiz, ufak tefek bir delikanlı çıkmış meydana ve demiş ki:

“Bir metre mesafeden, elimdeki makaranın ipini, şu küçücük iğne deliğinden geçireceğim.”

Kadınlar, kızlar bizler bir karış öteden bin bir zahmetle geçiriyoruz ipi, iğne deliğine. Bu deli oğlan aklını yitirmiş! “bir metre öteden ip mi geçirilirmiş iğneye?

Ya padişah kızarsa diye üzülmüşler deli oğlana!

Deli oğlan önce hakem heyetinden tam puan almış, padişahın karşına çıkarmışlar ayakları titreyen deli oğlanı.

Padişah:

“Sen mi bir metre mesafeden ipi iğne deliğine geçireceksin?”

“İzniniz olursa padişahım!”

“Haydi görelim!”

Deli oğlan ilk seferinde ipi iğne deliğine geçirmiş!  Ardında ikinci denemede de geçirmiş ipi iğne deliğine. Padişah:

“Yiğidin hakkı üçtür, üçüncüyü de geçirirsen altınlar senin!”

Üçüncü denemede başarılı olunca padişah:

“Getir haznedar başı altınları..”

Deli oğlan da bir sevinç görülmeye değer! Padişah:

“Bırak altınları, yat sırtüstü, getirin meşe sopasını, kaldırın ayaklarını!”

Bir, iki ,üç,……100 sopa !

Sadrazam:

“Niye yüz sopa padişahım?” deyince.

“Yüz altın becerisine. Yüz sopa da yeteneğini, becerisini geliştirip daha verimli işlerde kullanmadığı için.”

Padişah haklı mı, haksız mı?

…………..

Yıl 1929 ABD, kriz içinde.

Halk, açlık sefalet içinde!… Soygunlar, hırsızlıklar almış başını gidiyor… Halk bitap içinde!

Halk, dertlerini unutsun diye yarışmalar düzenleniyor. Halk toplanmış bir stadyumda yarışmayı bekliyor. Hakem heyeti:

“Hiç durmadan dans edeceksiniz. En son ayakta kalan dansçıya 1000 dolar ödül vereceğiz.”

Dans başlıyor çılgınlar gibi dans yarışmaya katılanlar…ilk 6. Saatte yarısı dökülüyor dans edenlerin. Kalanlarla hiç durmadan devam ediyor dans!.. İkinci günün sonunda 10 kişilik bir grup kalıyor dans eden. Üçüncü günün akşamına doğru iki kişi kalıyor, sonunda bir kişi bayılıyor, hastaneye zor yetiştiriliyor.

Meydanda kalan kişiyi herkes alkışlıyor… Ödülünü alıyor, sayarken düşüp can veriyor.

Canını verinceye kadar dans edene ne demeli; değer miydi?

Değer, değmez işler için can verilir mi?

…………….

Yaz gelmiş, güneş tüm sıcaklığını doğaya salmış; tüm canlılar uyanmış kimi işe koşmuş, kimi eğlencenin göbeğine düşmüş!…

Ağustos böceği de sıcak, tenini ısıttıkça, gevşemiş, başlamış en güzel melodilerini çalmaya…

Temmuz, Ağustos, Eylül gece gündüz saz çalmış durmadan…

Karıncada yazın sonu sonbahar ve kış. Bu bolluk bereket kışın yok! Ambara kışlıklarını doldurmuş durmadan.

Nihayet kış gelmiş, soğuk rüzgar, yağmur ve kar! Ağustos Böceği başlamış titremeye., karnı da aç! Enerjisi bittikçe donma artmış! Sonunda komşum karıncadan ödünç biraz yiyecek alayım, yazın öderim., diye düşünmüş.

“Komşum, kışı geçirene kadar bi yiyecek.”

Karınca ben kendime yetecek kadar yiyecek koydum ambara fazla yok!

Sonrada kısa bir konuşma yapmış:

“Yaz boyunca saz çaldın, şimdide oyna, ısınırsın!…”

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Gazete3.com.tr editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle Gazete3 sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz.