Bebek, insanoğlunun yavrusu. İlgiye, sevgiye en çok ilgi duyan varlık.
Doğa, diğer canlıların büyümesi ve kendine yetebilecek bir seviye gelmesi için zamanı kısa tutmuş!
İnsan yavrusu için zamanı ulamış birbiri ardına ama yine kafi gelmemiş.
“Değerli bir can
Kıymetli bir can
Yokluğunda;
Çareler aranan…
Kurbanlar kesilen,
Adaklar adanan olması için!,,,
Bir adımına bir ömür;
Verilen can…
Her biri umut,
Her biri bir cihan parçası…
Olanın altın topu; kucaktan kucağa …
Olmayana yürek dağlayan; ateş topu!”
Günlerdir Türkiye’nin gündemini, “Yeni Doğan Çetesi” meşgul ediyor…
Gün geçmiyor ki, para uğruna bir bebeğin canına kıymalarını duymayalım.
Hipokrat yemini etmiş doktorlar, nasıl oluyor da bu kadar vahşi olabiliyor? Biliyorlar, aileleri için onların çok kıymetli olduklarını. Onun için o hastaneden, başka hastanelerin yollarında heba ediyorlar…
Sevgili dostlar, özel hastanelere yolunuz düşmeye görsün; ufak bir öksürük için röntgen, kan tahlili, idrar tahlili, emar çekimi, ona da sıra gelirse!
Çocuklar ve yaşlılar hastalıkları uzun süren değerlerimiz. Onların bağışıklıkları, dirençleri yok hastalıklar için. Onun için onlara yapılan tedavi suiistimalleri çok fazla. Onlar iki büyük nimet; kadir, kıymet bilene… Eskiden doktorlar, bir elini rahatsız olan bölgeye koyup, diğer elinin parmaklarını oraya vurarak “Tam isabet teşhis” yapabiliyorlardı!
Bir yazarımız, önce ekmekler bozuldu diye bir kitap yazmıştı da, en çok okunan kitap seçilmişti!.. Halbuki, ekmek bozulduysa onu yapan bozulmuştur ki, ekmek bozulsun. Demek ki, önce insan bozulmuştur ki, hayat bozuk gidiyor!… Doğayla bütünleşen Kızılderililerin atasözleri onlara yol göstermiş:
“Sen hiç dalına küsen ağaç gördün mü?
Ya da dikeninden, yaprağından utanan gül…?
Su, toprağa, tohuma gönül koyar mı hiç…?
Rüzgar kıskanır mı yağmuru, bulutu…?
Hangi kuş aç bırakır, açıkta bırakır yavrusunu …?
Hangi kurt, başka bir kurda acı verir….?
Köpek bile yalamaz mı sevdiğinin yarasını…?
Bilmez mi, çiçek arının, arı çiçeğin hatırını…?
Sen işkence yapan aslan gördün mü?
Ta de hangi sincap kırmıştır komşusunun kalbini…?
Hangi hayvan, ilk önce sevdiğine kıyar…?
Milyonlarca farklı kelebek türü var yeryüzünde. Kaçı savaşmıştır birbiriyle, kaçı katliama uğramıştır…?
Kaç aslan sürgün edilmiştir yerinden yurdundan…?
Kaç kartal gökyüzünde özgür diye taşlanmıştır…?
Sen hiç yalan söyleyen yıldız gördün mü?
Ya da başkasının kederine keyiflenen yakamoz…?
Hangi dağ eteğindeki köyü üzmüştür…?
Hangi ırmak ihanet etmiştir aktığı denize…?
Sadece insandır insanın cehennemi. İçindeki ateşle en çok kendi kavrulan….
Yaşıyor kötülük ede, kötülük bula bula…”
Allah onları ıslah etsin diyelim…