Zafer Müzesi ile ilgili birçok haber yaptım. Restorasyon beklenirken yaşanan olumsuzlukları, restorasyon esnasındaki olumsuzlukları haber ve köşe yazıları ile paylaşmıştım.
Yıllar süren mücadele sonunda Zafer Müzemiz açıldı. Bu günleri de gördük çok şükür. Zafer Müzesi’nin hepimizde hatıraları vardır. Yetmişli yıllarda ortaokul öğrencisi iken bizi bayram törenleri esnasında içeri davet etmiş ziyaret esnasında fotoğraflarımız çekilmişti.
Bu ziyaret esnasında müze girişi sağdan ilk odada Mustafa Kemal Atatürk ‘ün dinlenme ve çalışma odası vardı. O zaman yaklaşık elli senelik olan eşyalar tamamen orijinaldi. Sağ tarafta bizzat Atatürk’ün çalıştığı üzerinde kitaplarının olduğu orijinal ahşap masa karşısında çocukluğumuzda bildiğimiz karyola vardı. Gençler belki bilmez şimdiki bazanın metalden yapılmış haline karyola denirdi. Karyolanın üstünde yatak, yorgan, yastık ve örtüleri orijinal haldeydi.
Müze yeniden açıldığında ilk bu odaya girdim ve gözlerim o masa ve karyolayı aradı. Maalesef göremedim. Orijinal masanın yerine bir marangozun yaptığı ahşap masa vardı. Karyolada yoktu maalesef. Üzüntümü tarif edemem. Bu kadar emek sarf ettiğimiz müzede şok olmuştum. Yanımdaki uzman arkadaşlarda fotoğraflarda kronolojik hata olduğunu söylediler. Müze yetkilisine not aldırmıştık düzeltildi mi bilmiyorum. Ayrıca o döneme ait yağlı boya tablolarda yok maalesef müzede.
Bu demirbaş eşyaların haber yaparken peşine düşmüştüm. Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesine emanet edildiğini öğrenmiştim.
Yukarıda bahsettiğim masa, karyola, tablolar ve başka demirbaşlar hala o müzede emanette.
Şimdi o müzede restorasyona girdi bizim emanetlerimizin başına bir iş gelmeden hemen getirtilip asıl yerine konmalı diyorum. Oradan da başka yere emanete giderse bir daha gelmez artık.
Türk ulusunun ölüm-kalım mücadelesi verdiği bir dönemde Afyonkarahisar’ın düşman işgalinden kurtuluşundan sonra, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa ve Garp Cephesi Hareket Şube Müdürü Tevfik Bıyıklıoğlu‘nun konakladığı ve çalıştığı bu esere demirbaşları ile birlikte sahip çıkmalıyız.
Dumlupınar’da yapılan törenleri 2008 yılına kadar Afyonkarahisar organize ediyordu. Kütahya misafir olarak katılıyordu. Şimdi organizasyonu Kütahya yapıyor bizim protokolümüz misafir olarak katılıyor.
Bizlerin Afyonkarahisar’ın kültürel mirasına sahip çıkması gerekiyor. Yoksa tüm değerlerimiz elimizden kayıp gidecek. Kültür yok olduğu zaman maalesef yeniden yaşatılamıyor.