Engerekler,
Yılanlar arasında bir yaşam…
Adiloş bebe gibi Sıla bebe de aç!
Anasının memelerine saldıracak ama,
Üvey anadan daha berbat bir ana!
Ana yüreği her koşulda sahip çıkar evladına.
Yapılanlara karşı ses veremiyor her nedense!
Sıla’nın üvey babası anneyi darp ediyor önceleri, sonra Sıla’ya…
Umut’u dağa kaldırmışlar; eli kolu bağlı!
Akrabaların ve komşuların gözü kör, dilleri bağlanmış, konuşamıyor.
Bir teyzesi olanları az çok seziyor, o da yalnız!
14 yaşındaki bir genç oyun oynatmak bahanesiyle Sıla’yı yan odaya götürüyor,
Kendisi oynuyor onunla arzularına fren vuramayarak;
“Cezai ehliyeti yok” denilerek serbest bırakılıyor!..
Herkes oynatmaya az kaldı şarkısının sözleriyle oynuyor, oynatıyor.
Aldatılmış duygular isyan ediyor.
Gözlerdeki bakış tam tımarhanelik…
Anne, “Uyanmadı!” diye hastaneye getiriyor kızını.
Doktorlar, darp ve cinsel istismar izlerini buluyor küçücük bedende!
Nasıl dayanmış bunca acıya diyerek birbirlerine bakıyor doktorlar!
Üvey baba, iki büyük insan ve çocukları büyüklerin yaptıklarını yapıyorlar küçük Sıla’ya.
13 gün dayanıyor, mücadele ediyor yaşamak için ama gücü yetmiyor küçük Sıla’nın.
Teyzesi yeğeninin ölümü üzerine isyan ediyor; ‘Kız kardeşim diye dilim varmıyor’ diyor Sıla’nın annesine.
Bir acı türkü düşüyor dilime:
“Mağusa Limanı limandır, liman aman aman
Beni öldürenler de yoktur din ile iman
Beni öldürenler de yoktur iman
Uyan Sılam uyan, uyanmaz oldun!
Yedi sapık yarasına dayanmaz oldun…”
Cenazesine teyzesinden başka hiçbir akrabası katılmıyor!
Cenaze namazını kıldıracak imam:
“Cenazeyi nasıl bilirsiniz diye sormayacağım ve kızıma diyeceğim ki;
Seni koruyamadık, küçük bedenine çok eziyet ettik, bizleri bağışla!
Allah’ım seni cennetinde misafir etsin.”
Ne oldu da bu hallere düştük.
Kadınlarımızı ve çocuklarımızı koru sapıkların elinden.
AMİN….AMİN…. AMİN… AMİN…