Osmanlı ordusu tarafından 15. yüzyılın ilk yarısında fethedilerek, yaklaşık 550 sene Osmanlı hakimiyetinde kalana dek 11. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar sık el değiştiren ve tarih boyunca Paeonia Krallığı, Makedon Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bulgar Krallığı, Bizans ve Sırp Krallığı gibi pek çok devletin idaresi altında bulunan Kuzey Makedonya, hüküm süren bu uygarlıkların günümüze dek ulaşan zengin tarihi izleri, doğal ve kültürel güzellikleri, lezzetli yemekleri, müziği, folkloru ve yöre halkının sıcaklığıyla Balkanların turizmde parlayan yıldızı olmaya devam ediyor.
Vizesiz seyahat imkanı sunan Kuzey Makedonya, yurt dışı kaçamağı yapmak isteyen ancak son yıllarda Avrupa ülkelerine gitmek için Schengen vizesi almakta güçlük yaşayan Türk turistlerin de en rağbet ettiği ülkelerin başında geliyor.
ARKAN KERİM: ÜSKÜP, TÜRK TURİSTİN HİÇ YABANCILIK ÇEKMEYECEĞİ BİR ŞEHİR
Kuzey Makedonya Ticaret Odaları Birliği bünyesindeki Seyahat Acenteleri, Oteller, Yolcu Taşıyıcıları ve Restoranlar Odası Başkanı ve aynı zamanda Turizmi Tanıtma ve Destekleme Kurumu Başkanı, Generalturist Seyahat Acentesi ile Üsküp’te bulunan G Hotels’in Yönetim Kurulu Başkanı Arkan Kerim ile Kuzey Makedonya turizmini konuştuk. Kuzey Makedonya Turizmi Tanıtma ve Destekleme Kurumu Başkanı Arkan Kerim, söyleşinin başında Türk turisti birçok turizm potansiyelini aynı anda sunan Kuzey Makedonya’nın tüm güzelliklerini görmeleri ve güzel anılar biriktirebilecekleri keyifli bir tatil geçirmeleri için ülkesine davet etti. Bu davet üzerine kendisine ilk soru olarak “Türk turist tatil tercihini neden Kuzey Makedonya’dan yana kullanmalı?” sorusunu yönelttik. Başkan Kerim sorumuzu şöyle yanıtladı:
-Türk turistin Makedonya’ya gelmesi için birçok neden var. En başta Türk vatandaşlarının vizesiz ziyaret edebileceği bir ülke. Uzunca bir dönem Osmanlı idaresinde kaldığı için birçok ortak kültürel değerlerimiz var. Türk turist Üsküp’e geldiğinde kendini herhangi bir Anadolu kentine gitmiş gibi hisseder. Yabancı dil bilmiyorsa, sadece Türkçe konuşuyorsa da geldiği kent hiç yabancılık çekmeyeceği bir şehirdir. Çünkü Üsküp’ün Çarşısı’nda hemen herkes Türkçe bilir ve konuşur. Sadece Üsküp’te değil, ülkemizin birçok şehrinde Türkçe konuşulur. Dokuz şehirde resmi dildir Türkçe. Çok sayıda göçmen 1912 Balkan Harbi’nden sonra Makedonya’dan Türkiye’ye göç etmiş. Bu göç 1950’li yıllara kadar sürmüş.
MÜBADELEYLE GÖÇENLERİN KOPARTILDIKLARI TOPRAKLARA ÖZLEMLERİ HİÇ BİTMEDİ
-Sadece Makedonya’dan değil, Kosova’dan, Karadağ’dan, Hırvatistan’dan, Bosna’dan, Sırbistan’dan da Türk kökenli insanlar Üsküp üzerinden Türkiye’ye göç etmişler. Mübadeleyle göçenler zaman içinde yeni vatanlarına alıştılar ama kopartıldıkları topraklara özlemleri hiç bitmedi. Üç kuşak boyu çocuklar, torunlar eski yurtlarının öyküleriyle büyüdüler. Dedelerinden, anneannelerinden, baba ve annelerinden dinledikleri anılar, Balkan ezgileri, hasretin iki yakası olarak zihinlerde taptaze duruyor. Bu bakımdan Türk turist Kuzey Makedonya’yı keşfetmek, atalarının topraklarını ziyaret etmek, tanıdıklarını görmek istiyor. Türk turistin Avrupa’da en rahat edeceği yerdir Makedonya ve her zaman başımızın üzerinde yeri vardır. Sizleri ata yadigarı topraklara bekliyoruz.
KUZEY MAKEDONYA AVRUPA’NIN EN UCUZ ÜLKESİ
*Üsküp’e Türkiye’den direkt uçuş var mı?
-Kuzey Makedonya Türkiye’den uçakla 1 saatte gelinebilen bir ülke. Üsküp’ten her gün İstanbul’a 3, Antalya’ya her gece, Bodrum’a ise haftada 2 kez direkt uçuş var. Ayrıca İzmir ve Üsküp arasında da çok sayıda direkt uçuş bulunuyor. Bu bakımdan Türk turistler ulaşımda zorluk yaşamadan ülkemize gelebilir. Kuzey Makedonya’ya birçok ülkeden de direkt uçuş var. Kuzey Makedonya benim nazarımda ‘her şey dahil ülkesi’. Çünkü Avrupa’nın en ucuz ülkesi. Restorana, kafeteryaya, pazara giden birisi en ucuz fiyatlarla alışveriş yapıp, yemek yer. Ayrıca Kuzey Makedonya’nın doğa güzellikleri, tarihi eserleri saymakla bitmez. Ayakta kalmış Osmanlı dönemi tarihi eserlerin en fazlası Üsküp’te. Mustafa Kemal Atatürk’ün öğrenim gördüğü okulu Manastır Askeri İdadisi’ne de ev sahipliği yapıyor olması, birçok dinamiğiyle beraber Türk turistlerin tatil tercihlerini Kuzey Makedonya’dan yana kullanmaları için önemli unsurlardan bazıları.
OSMANLI TOPRAKLARINDAKİ İLK SAAT KULESİ HALA AKTİF
*Ortak dil, din, tarih ve kültürel bağlara sahip olduğumuz Kuzey Makedonya’nın Üsküp ve diğer şehirlerindeki ata yadigarı Osmanlı eserleri ve günümüzdeki durumlarından bahsedebilir misiniz?
-Kuzey Makedonya‘da Osmanlı döneminde birçok mimari eser yapılmış olsa da önemli bir kısmı tahrip olduğundan günümüze 140 civarı eser gelebildi. Üsküp’te ise yaklaşık 64 Osmanlı eseri ayakta kalırken, Üsküp Yahya Paşa Cami UNESCO tarafından koruma altına, Kalkandelen’deki Alaca Cami de UNESCO miras listesine alındı. Görkemli mimarisiyle Üsküp’ün en büyük ve en eski camisi Sultan Murad Cami, avlusunda Üsküp’ün en yaşlı ağacı bulunan İsa Bey Cami gibi ülke genelinde ayakta kalan camilerimizin çoğu ibadete açık. Yeni Cami müze olarak hizmet veriyor. 1548 tarihli Kurşunlu Han günümüzde Makedonya Müzesi’nin bir bölümünü kapsıyor. Hamamlardan ise Çifte Hamam (Davut Paşa Hamamı) ile İsa Bey Hamamı günümüzde sanat galerisi olarak hizmet veriyor. Asırlardır başkentin ortasından geçen Vardar Nehri’nin iki yakasını birleştiren Taşköprü olarak da anılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve hala işlevini koruyor. Osmanlı topraklarında ilk saat kulesi olma özelliği taşıyan yaklaşık 40 metre uzunluğundaki Neoklasik dönemi yansıtan Saat Kulesi hala aktif. 1888 yılına ait hükümet konağı, 1899 tarihinde yapılan Osmanlı posta binası, 1439 tarihli Sulu Han, XV. yüzyılın ikinci yarısına ait Kapan Han da Üsküp’te bütün görkemiyle hala ayakta duran önemli Osmanlı dönemi eserlerinden bazıları.
CAMİLERİN ÇOĞUNDA İBADET HALA YAPILIYOR
*Üsküp dışında diğer şehirlerdeki Osmanlı eserleri ne durumda?
-Üsküp’ten sonra Osmanlı döneminden kalma en çok tarih eser barındıran İştip’te Hüsamettin Paşa Camii, Manastır’da 1506 tarihli İshak Çelebi Camii, Ohri’de Ali Paşa Cami gibi birçok kentimizdeki pekçok camilerimizde ibadet yapılıyor olsa da Ohri’deki Fethiye Cami gibi birkaç cami de Osmanlı yönetimi çekildikten sonra tekrar kiliseye çevrilmiş durumda. Bitola’da Mustafa Kemal Atatürk’ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi binası günümüzde müze olarak kullanılıyor. Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin Kocacık köyünde doğduğu ev günümüzde müze olarak, Resne’de Resneli Niyazi’ye ait saray da günümüzde çeşitli kültürel ve sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapan bir “kültür evi” olarak hizmet veriyor. Ülkemizin birçok şehrinde cami, köprü, türbe, çeşme, han, hamam, mevlevihane ve tekke gibi Osmanlı döneminden kalma birçok tarihi eser bulunuyor. Bunlardan kimisi amacına uygun kimisi de müze ve sanat galerisi olarak kullanılıyor.
OSMANLI DÖNEMİ TARİHİ ESERLER KORUNUYOR
*Balkan seyahatlerimde pandemi dönemine dek sıkça geldiğim Kuzey Makedonya’nın birkaç şehrinde TİKA tarafından restore edilen Osmanlı dönemi tarihi yapıları görmüştüm. Mesela az önce sizin de ata yadigari eserler arasında saydığınız Üstüp’teki Saat Kulesi, Sultan Murat Camii ve İshak Bey Camii’nde restorasyon çalışmaları yapılıyordu. Tamamlandı mı bu çalışmalar?
-Evet çalışmalar tamamlandı ve camiler 2020 yılında tekrar ibadete açıldı, keza saat kulesi de tüm ihtişamıyla yükselmeye devam ediyor. Biz ülke olarak tüm tarihi değerlere sahip çıkmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda TİKA ile işbirliği içindeyiz. TİKA bugüne dek Üsküp’ten Gostivar’a, Doyran’dan Ustrumca’ya, Radoviş’ten Ohri’ye, Kalkandelen’den Konçe’ye, Kuzey Makedonya’nın her bir köşesinde Osmanlı dönemi birçok tarihi eseri varlıklarını sürdürebilmeleri amacıyla aslına uygun restore ederek geleceğe ve turizme kazandırdı. Türkiye, TİKA aracılığıyla Kuzey Makedonya’da 2005 yılından itibaren 60 milyon Euro’nun üzerinde değerde tarihi yapıların restorasyonu da dahil, kültür, turizm, eğitim, bilim, sağlık gibi birçok alanda 950 civarı proje gerçekleştirdi.
HEYKELLER ŞEHRİ ÜSKÜP
*Kuzey Makedonya’nın turistik cazibe merkezlerinden biraz bahsedebilir misiniz?
-Ülkemiz denize kıyısı bulunmamasına rağmen muhteşem güzellikteki üç doğal gölü ile eşsiz bir doğaya sahip, ev sahipliği yaptığı birçok uygarlıktan özellikle Osmanlı ve Roma İmparatorluklarının etkisinde kalan ve çok sayıda tarihi eseri günümüze dek taşıyarak ziyaretçilerine ilgi alanlara göre birçok dinamik sunan, sanat, mimari, şiir ve müzik alanlarında zengin kültürel mirasa sahip bir ülke.
Osmanlı dokusu taşıyan, kadim bir Balkan kenti olan başkent Üsküp’te Eski Türk Çarşı (1392 tarihli Osmanlı Çarşısı), Balkanlar’ın en büyük ve en eski pazarlarından biri ve el sanatları atölyeleri, Osmanlı döneminden kalma tarihi hamamları ve camileriyle şehrin en otantik bölgesi. 22 metre uzunluğu ve etrafındaki 2,5 metre boyunda 8 adet bronz aslan heykelleriyle Büyük İskender’in devasa heykelinin yer aldığı Makedonya Meydanı, 21 metre yüksekliğinde ve 32 adet rölyefle süslenen Makedonya Kapısı ve barındırdığı birbirine yakın, irili ufaklı yüzlerce heykel ve anıt ile Üsküp’ün ‘heykeller şehri’ olarak anılmasına sebep olurken, burası aynı zamanda kentin buluşma noktası. Bitişiğindeki Taş Köprü, Kalesi, Milli Mücadele Müzesi, Holokost Anıt Müzesi (Avrupa’daki en büyük Holokost müzelerinden biri), Makedonya Ulusal Müzesi ve Sanat Galerisi, Rahibe Teresa Anıt Evi, St. Spass Kilisesi, kentin yaklaşık 15 km batısında yer alan Matka Kanyonu ve camisinden köprüsüne, hamamından türbesine ev sahipliğini yaptığı birçok Osmanlı dönemi eseriyle Balkanların kalbi olarak anılan Üsküp, zengin kültürel yapısıyla birçok ziyaretçinin tekrar görmek istediği en turistik kent.
KADINLARIN GÖZDESİ MEŞHUR OHRİD İNCİSİ
-Muhteşem göl manzarası ve tarihi mimarisi ile göz kamaştıran UNESCO Dünya Miras Listesi’nde de bulunan, 365 kilisesi ve manastırı ile Balkanların Kudüs’ü ve Slav kültürünün merkez üssü adını alan Ohrid, Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olduğundan Avrupalı turistin de güney Avrupa’da mutlaka görmek istediği fantastik güzel bir yer. Ülkenin gözbebeği Ohrid için Kuzey Makedonlar, ‘Tanrı yağdırdığı güzellik yağmurundan bir damla da Ohrid’e düşürmüş’ derler. Avrupa’nın en eski ve en derin krater göllerinden biri olan Ohri Gölü’nün kristal berraklığındaki suyunda keyifli bir bot turu yapan turistler, ardında da göl kenarındaki restoranlarda belvica veya pastirmka denilen Ohrid Gölü’ne özgü tatlı su balıklarından yerler. Çok sayıda Türkçe konuşan kişi ve işletmenin bulunduğu Tarihi Çarşı’sında ise hem güzel zaman geçirir hem de alışveriş yaparlar. Kadınların gözdesi ise meşhur Ohrid İncisi’dir.
ÇAR SAMUEL KALESİ, OHRİ AYASOFYA KİLİSESİ
-Orta Çağ kalesi olan Çar Samuel Kalesi, 11. yüzyılda Bizans mimarisi ile inşa edilen, Osmanlı döneminde cami olarak kullanılan, Yugoslavya Cumhuriyeti döneminde ise restore edilerek tekrar kiliseye çevrilip ibadete açılan Ohri şehrinin en önemli tarihi eserleri arasındaki Ohri Ayasofya Kilisesi, Aziz Yuhanna Kilisesi, Oscar adayı olan “Before the Rain” filminin çekildiği Aziz Yuhanna (Sveti Jovan Kaneo) Kilisesi, günümüzde Ohri Ulusal Müzesi olarak hizmet veren Robevi Ailesi’nin evi, Osmanlı dönemi eserler ve tarihi evler de turistlerin ilgi gösterdikleri yerler arasında bulunuyor. Sakin yapısı ve güzel doğasıyla Ohri Gölü’nün kuzey kıyısında bulunan Struga, yüzyıllardır ayakta kalan cami ve kiliseleriyle Kuzey Makedonya’nın önemli bir kültür şehri ve turizm merkezlerinden biri.