Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Aşure Günü’nün hikayesi nedir?

Kanal3’te Duygu Çınar Dalgıç’ın

Kanal3’te Duygu Çınar Dalgıç’ın sunduğu Duygu İle Keyif Kahvesi programına konuk olan Uluslararası Mevlevi Kültürünü Yaşatma Derneği Başkanı Hacer Aran, Aşure Günü’nün hikayesi hakkında açıklamalarda bulundu.

Uluslararası Mevlevi Kültürünü Yaşatma Derneği Başkanı Hacer Aran, Kanal3’te Duygu Çınar Dalgıç’ın sunduğu Duygu İle Keyif Kahvesi programına konuk oldu.  Aran programda Aşure Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada,  “Aşure bir tatlı değil. Yani bu yenecek biri şekerleme bir tatlı, bir keyif hali değil. Ama bu Allah’ın vahdetindeki bütün her şeyin bir arada yaşaması gerektiğini ve bunu sevgiyle, muhabbetle toplanarak yaşaması gerektiğini anlatan bir aşure tatlısı olarak söylüyoruz. Ama tabii ki Mevlevilik şimdi konuya birden girmiş oldum ama şimdi aşure genelde yapıldığı zamanlar hep böyle bir sıkıntının arkasından yapılmış. İşte Nuh tufanı bitmiş, bize anlatılan odur ki. İşte tufandan sonra gemide kalan malzemelerle dedemin anlattığı da buydu. Kalan malzemelerle artık tufan bitti diyerek kalan malzemelerle yapılmış olan bir tatlıydı bu. İşte ne kaldıysa hepsinden biraz biraz koyup onların aşureye dönüştürülmesiydi. Ama tabi ki şimdi en son biz Hazreti Hüseyin’in, Ehlibeyt ‘in, Hazreti Ali’nin işte biliyorsunuz Allah’ın Arslan’ı olarak adlandırılan Hazreti Ali’nin oğlunun katledilmesinden sonra ve kendisinden beraber diğer katledilenlerin arkasında Muharrem’in 10. Günü olduğu için özellikle o mutluluk gününü böyle kanla bulaştırmak istenilmiş. Ama yine bir taraftan hüzün, bir taraftan işte onların vuslatı, kavuşması, bir taraftan bunun bu kadar bilinir ve hala konuşuluyor olması, aslında buradaki işte Yezidi’n intikamının karşısında inancın galibiyeti konuşuluyor. Ben öyle düşünüyorum. Yani bu aşure, o inancın galibiyeti bir yerde. Yani ne kadar zulüm görürse görürsün, inanan insanlar zulümden asla korkmazlar. Korkmadıkları bu zulmün karşısında da kalkarlar, aşure yaparlar diye düşünüyorum” dedi. Aran, “Eskiden aşure bizim sadece Muharrem’in 10. günü yapılırdı. Annem özellikle yapardı. Derdik oruç tutanın aşure yapması gerekir derdi. İşte Hz. Ali’yi sevenin, Allah’ın vahdetine inananın aşure yapması gerekir derdi. Her evde kaynaması gerekir derdi. Biz onu beklerdik. İşte aşure yapıldığı zaman Muharrem’in 10. günüydü bizim için. Öyle düşünürdük. Ama bunu bir başkasına yiyeceğiz diye, ya da şunu yapacağız, bunu yapacağız diye öyle bir şeyin içerisine asla girmezdik. Zaten o dağılırdı. Herkese dağılırdı ve o gün… Herkes de size getirirdi. Dağıttığımızdan daha çok bize aşure gelirdi. Böyle sıralardı kanını. İşte şu teyze getirdi, bu bunu getirdi. Hemen gelen imha edilirdi, hemen yenirdi. İmha ekibi olarak hemen hepsini yenirdi falan. Ama dışarıdan şu an düşünün. Ben orada 40 kazanda yapıldığı 40 hatimli aşuremiz çok kıymetli, çok güzel. Yani hele bunu belediyenin bu şekilde yapıyor olması ve yıllardır  yapılıyor olması mucize bir şey. Yani çok güzel bir şey” ifadelerine yer verdi.>>>Ferhat Yüksel

 

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Gazete3.com.tr editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle Gazete3 sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz.