Tarihi, kültürü, örf ve adetleri ile adeta tarihin arşivlenmiş şehri. Her sokağı buram buram tarih koktuğu, her bir adımında geçmişin hikayelerini taşıyan kaldırım taşlarıyla dolu sokakları. İnsanların bakışlarda Anadolunun masumiyeti, doğan çocuklara konulan adlarda bile hikayeler gizli güzel şehrim. Birçok hikayeye eşlik eden tarihimizin Kültür Müdürlüğünce yayınlanan bilgiler ile rivayetlere konu olan yaşanmış hikayeleri bugün sizlerle paylaşmak istedim.
Malum Kadınana efsanesi, Hüdai (Hüzai) efsanesi, Erenler pınarı efsanesi, Karakuyu efsanesi, Şahitler kayası efsanesi, Afyon Kalesi, Gazlıgöl Kaplıcası ve Meçhul Asker Mezarı… Akla gelenlerden sadece birkaçı Afyon Kalesi, Gazlıgöl Kaplıcası ve Meçhul Asker Mezarı ile ilgili üç efsaneyi kaynağından sizlere ulaştırıyorum. İlki Afyon kalesi hakkında hepimizin az çok kulak aşinası olduğu bilgilerle başlayalım.
– Afyon Kalesi hakkında anlatılan efsane: ‘ Dağlar arasında bulunan Afyon şehrinin ortasındaki kale hakkında halk arasında değişik efsaneler anlatılmaktadır. Yerden 226 metre kadar yüksek olan kale, sarp kayalardan meydana gelmekte, kayalar üzerinde de değişik medeniyetlere ait figürler bulunmaktadır. Kendisine ilginç gelen her olay veya yer hakkında değişik efsaneler anlatabilen Anadolu halkı yaratıcı zekâsını burada da ustaca kullanmıştır.
Firigler ve Perslere kadar götürülen Afyon şehir tarihinde Bizans İmparatorluğu’nun önemli bir yeri vardır. Ancak bu kale hakkında anlatılanlar Bizans ile sınırlı değildir. Hz. Ali, yaptığı savaşlar ve atı ile ilgili efsaneler de bulunmaktadır. Yine halk arasında kalenin içinde bulunduğu kabul edilen hazine ile ilgili değişik inançlar vardır. Bu anlatacağımız efsane de kalenin içinde bulunan hazine ile ilgilidir. Ancak hâzinenin kimlerden kaldığı belli değildir. Afyon ve çevre halkınca sevilip sayılan ve de ilmine güvenilen dört imam, kalenin içinde bulunan hâzineyi bulmak için kaleye çıkarak gizli olan kale kapısından içeri girmek için yol ararlar. Kayalar arasında dolaşırken yarım çocuk cesediyle karşılaşırlar. Çocuğun yansının bulunduğu yerde kapının olacağını tahmin eden imamlar, okudukları dualarla kapıyı açarlar. İçerde donanımlı, tam teçhizatlı iki askerle karşılaşırlar. Bu iki asker ile hâzineyi bekleyen ejderi (yılan) dualarla geçen imamlar, hâzinenin bulunduğu yere varırlar. İçerde sandık içinde yüklü bir hazine ile üzeri pullarla örtülü dünya güzeli bir kızla karşılaşırlar. Askerlerin yanından geçerken hâzinenin yanında hiç bir dünya kelamı konuşmayacaklanna söz veren imamlar, hâzineyi ve kızı görünce dayanamazlar ve konuşmaya başlayınca tılsım yavaş yavaş bozulur. Tılsım bozulunca kızın üzerindeki pullar da dökülmeye başlar. Kızın üzeri açılınca imamlardan birisi “yeter be” diye bağınr. Konuşmamaya söz verdikleri halde konuştukları için ölümle cezalandırılacaklardır. Ancak imamların halk arasındaki itibarlan da dikkate alınarak cezaları hafifletilir, her imam çevredeki bir tepeye fırlatılır. Kalenin içindeki gizli hâzineyi çıkarmak için son zamanlarda Almanlar, Amerikalılar ve daha başkalannm girişimleri olduğu ancak halkın bunlara izin vermediği söylenmektedir.
– İkincisi termalin ve şifanın kaynağı suyumu bölgenin sağlık ve şifa turizmine büyük katkı sağlayan Gazlıgölümüz. Afyon ve çevresi şifalı kaplıcalarla doludur. Bunlardan biri de Gazlıgöl kaplıcasıyla ilgili olarak Firigya kralı Eşek Kulaklı Midas ile ilgilidir.
Bu anlatılan efsane ise Gazlıgöl’ün üzeri açık hamamı ile ilgili. Şehrimize 10 km. uzaklıkta bulunan Gazlıgöl’de suya güzel bir kız girer ve bir daha çıkmaz. O günden sonra “kudret hamamı” na dönüşür. Hamamın üzeri de örtü kabul etmez. Hamamın üzerini örtmek için teşebbüsler olmuşsa da felaketle sonuçlanmıştır. Üzerine örtülen ağaç, tahta ve benzeri malzemeler etrafa dağılmıştır. Hamamın üzeri bugün de açıktır ve Türkiye’nin dört bir yanından şifa arayan insanları ağırlamaktadır. Bir gelen her yıl düzenli bir daha gelir.
– Bir diğer efsane ise Meçhul asker mezarı île İlgili.
Efsane; Afyon, Türkler’in Anadolu’yu 1071 tarihinden itibaren feth etmeye başlamalarıyla birlikte, Bizans imparatorluğu ile yoğun bir mücadeleye girilmiş, Anadolu’yu Türkiye yapmak için o günden bu güne sayısız şehit verilmiştir. Milli mücadele döneminde de Afyon 28 Mart 1921’de işgal edilir. Hemen arkasından geri alınır. Ancak Yunan kuvvetleri 13 Temmuz 1921’den itibaren şehri tekrar işgal eder ve işgal 27 Ağustos 1922’de sona erer. Yakın tarihteki bu olaylar halkın benliğinde uzun süre önemli yer işgal etmiştir. Afyon Kocatepe savaşı büyük taarruzun sonunda Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hiç bu kadar ölümü bir arada görmemiştim” diyerek iç geçirmesi, tarihin savaş ve kan dolu mücadelesini anlatan bir satır bir anektottur…
– Her yolum düştüğünde şaşkınlıkla yanından geçtiğim, Çavuşbaş da o sokaktan her geçtiğimde bu nasıl olur deyip, akılalmaz bir hikaye daha Meçhul Asker Mezarı.
Efsane, gerçek veya hayâli muayyen şahıs, hâdise veya yer hakkında anlatılan bir türdür, Burada anlatılan efsane de yer, zaman ve yakın tarihte yaşanan olaylarla yakından ilgilidir, Afyon’un Çavuşbaş mahallesi civarında yol yapmak amacıyla çalışan dozerler bir taşa çarparlar ancak tüm çabalara rağmen taş yerinden oynatılamaz. Bunun Üzerine taşın çevresi açılır, içinde elbisesi dahi solmayan bir asker cesedi bulunur. Askerin elinde bir tüfek vardır. Ancak tüfeğe sıkıca sarılan asker ne tüfeği bırakır ne de kendisi yerinden oynatılabilir. Çevre halkı ve yetkililer gelir, derin hocalar dualar okur ancak asker tüfeği dahi bırakmaz. Çevre köylerden birisi “askerin komutanını bulalım” der. Komutan gelir askere “rahat ol” der ve asker tüfeği bırakır. Tüfek alınarak asker oraya tekrar defnedilir ve üzerine türbe yapılır. Askerin tüfeği bırakması şu şekilde de anlatılır Asker tüfeği vermeyince “vatanın silaha ihtiyacı var” denilir ve asker silahım bırakır. Okuduklarımızı hayal etmemek mümkün değil. Yaşanmışlıkların olasılığı güç olmasa gerek. Dünden bugüne mucizelerle dolu ülkemden bir şehir Afyonum. Yazmakla bitmez hikayemiz…
Esenkalın
Kaynak: https://www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=26&Sayfa=99