Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gazete3

Ekonomide Yapısal Reform İhtiyacı

 

Yapısal reform, ekonomik yapının kurumsallaşması ve kurala bağlı hale getirilerek daha istikrarlı bir pozisyona kavuşturulmasıdır. Yapısal reform süreci bir kerelik bir süreçten ziyade günümüz koşullarının dinamik yapısı da gözetildiğinde süreklilik arz eden bir süreç olarak ele alınmalıdır. Bu da yapısal reformların kuralla bağlı olmasının yanında koşullara bağlı olarak da ele alınmasını gerekli hale getirir. Yapısal reformlar ortaya çıkaracağı etkiler bakımından günlük ya da bir başka deyişle kısa vadeli çözümler değil aksine uzun vadeli, kalıcı çözümlerdir. Yapısal reformlar günümüz dünyasının her alanda girift hale gelmesinden ötürü sadece ekonomik alanı değil aynı zamanda sosyal ve siyasi alanı da kapsamalıdır. Bu açıdan bakıldığında yapısal reformlar interdisipliner bir mantıkla sadece ekonomi alanında değil aynı zamanda ekonomi üzerinde etkileri olan diğer alanları örneğin hukuk, politika, eğitim gibi alanları da etkileyecek geniş bir çerçevede ele alınmalıdır.  Etkili bir yapısal reform için tüm bu alanlarda da ekonomi üzerinde pozitif etkileri maksimize edecek tamamlayıcı reformları yapmak gereklidir. Ekonomi, hukuk, politika ve eğitim gibi temel başlıklar ileri demokratik değerler ve bilimsel aklın ışığında değişim ve dönüşüm yani reformist bir süreçten geçirilmelidir.

Yapısal reformlar iç dinamiklerle sağlanabileceği gibi bazen de uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerin bir pozitif dışsallığı olarak devreye alınmakta ve bundan yarar sağlanmaktadır. Özellikle sosyal ve siyasi yapısal reformları bir bütün olarak ele alan ve üye ülkelerce bunların uygulamaya konulmasını zorunlu kılan mükemmel olmayan fakat iyi bir örnek Avrupa Birliğidir. Avrupa Birliğinin öne çıkardığı en önemli ilkeler; ileri demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarıdır. Bu üç başlık altında yapılacak reformlar hiç kuşkusuz ekonomi üzerinde pozitif etkiler ortaya çıkaracaktır. Bunun yanında Dünya Bankası ve IMF gibi kurumlar özellikle ekonomik konulara odaklanmakta işin sosyal ve siyasi boyutunu ön plana çıkarmamaktadırlar. Ancak yapısal reformlar ekonomik, sosyal ve siyasi konuların bir bütün olarak ele alınması ile uzun vadeli kalıcı çözümler üreteceklerdir.

Yapısal reformların sağlayacağı en önemli katkılardan bir tanesi ise ekonominin öngörülebilir olmasıdır. Öngörülebilir bir ekonomi, risklerin minimize edildiği bir ekonomidir. Risklerin minimize edildiği bir ortamda ekonomik ilerleme daha hızlı gerçekleşir. Yapısal reformların etkili bir biçimde gerçekleşmesi ve sürdürüleceğine olan inanç ekonomik öngörülebilirliği sağlayacak ve sürdürülebilir kılacaktır. Ekonomik reformların temeli rasyonaliteye dayalı bilimsel gerçeklik çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu reformlar kurumsallaşma temelinde iki ilkeye dayanmalıdır: hesap verilebilirlik ve şeffaflık. Hesap verilebilirlik ve şeffaflık modern yönetim anlayışının yani yönetişimin temelini oluşturmaktadır. Ekonomik reformlar; kurumsallaşmanın sağlanması, kamu maliyesinin sadeleştirilmesi, sektörel değişim ve dönüşümün yönetilmesi gibi başlıklar altında ele alınabilir. Türkiye ekonomisi açısından bu başlıkların altının doldurulması gerekirse; ekonomi ile ilgili kurum ve kurulların şeffaf ve hesap verilebilirlik çerçevesinde kurumsallaşmalarının sağlanması, kamu bütçe büyüklüğünün küçültülmesi ve etkinliğinin sağlanması, sosyal güvenlik sisteminin verimli hale getirilmesi, kronik cari açık sorununa uzun vadeli ve sürdürülebilir bir çözüm üretilmesi, sanayi, hizmet ve tarım sektörü kompozisyonun etkin bir şekilde yönlendirilmesi şeklinde önerilerde bulunulabilir. Türkiye ekonomisin önceliğini kurumsallaşmanın hızla sağlanmasına yönelik reformlar oluşturmalıdır. Bağımsız ekonomik kurum ve kuruluşlarının bu özellikleri güçlendirilmeli, şeffaflık ve hesap verilebilirliklerinin uluslararası standartlarda olması sağlanmalıdır. Türkiye ekonomisi için mali disiplinin sağlanması, vergi sisteminin revize edilmesi, sosyal güvenlik bağlamında sağlık, sigorta ve emeklilik süreçlerinin sürdürülebilir hale getirilmesi kamu maliyesi açısından önemli reform başlıklarıdır. Birçok akademik çalışmada da ortaya koyulduğu üzere Türkiye ekonomisinin büyümesi cari açığa dayalıdır. Bu bağlamda cari açık sorununa yönelik kısa vadeli önlemler yerine uzun vadeli çözümlere odaklanılmalıdır. Ara malı ithali ve enerji konusuna reformist politikalar devreye alınmalıdır. Bu süreçte cari açığı kısa vadede düşürmek için büyüme hızı da yavaşlayacaktır. Dolayısıyla bu ilişkiyi gözetecek ve dikkate alacak kademeli bir yapısal reform süreci yürütülmelidir. Türkiye ekonomisinin gelişmesine bağlı olarak üretim kompozisyonu tarımdan daha çok hizmet ve sanayi sektörüne kaymaktadır. Ancak tarımsal üretim stratejik bir alan olarak görülmeli, gıda arz güvenliğini sağlayacak yapısal politikalar yürütülmelidir. Ayrıca bu konuda uygulamaya konulacak yapısal reformlar cari açığı da azaltıcı nitelikte olup ara malı ithalatını düşürecek bir anlayışı da içermelidir. Bunun yanında kamunun denetim ve düzenleme görevini yerine getiren regülasyon kurumlarının bağımsız, şeffaf ve hesap verilebilirlik çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmesine yönelik reformlar hızlı uygulamaya alınmalıdır.

Yapısal reform sürecinin yürütülmesi öyle sanıldığı kadar da kolay değildir. Yapısal reformların uygulamaya konulması için katlanılması gereken bir maliyet vardır. Uzun vadede faydası fazla olacak olsa da kısa vadede yaratacağı maliyetler yapısal reformların kademeli bir biçimde gerçekleştirilmesi durumunu ortaya çıkarabilir. Dolayısıyla reform süreci bu dengeyi gözetecek biçimde etkin bir süreç olarak sürdürülmelidir.

 

Doç. Dr. Can Yardımcı