Seçim ve gelecek bizlere neler vadediyor? Vatandaş olarak nasıl davranmalıyız? Kısa bir örnekle açıklamaya çalışacağım. Seçimlerin ilimize, ülkemize ve çok dikkatle takip ettikleri için Dünya’mıza da hayırlı olmasını dilerim. Hak edenin kazandığı sağ duyunun hakim olduğu süreçle sonlanması en büyük duam ve beklentim. Bilinen gerçek vardır Güneşin doğuşu varolduğu ve bütün canlılar tarafından algılandığı, faydalandığıdır. Güneş hiçbir canlıya farklı davranmaz ve herkese eşit ısı verir. Ama bir gerçek vardır. Güneşe hangi yönden baktığın önemli farklılık gösterir. Şöyle ki; yönü kuzeye dönük kişi Güneşin doğuşunu sağ tarafından, güneye dönük kişi sol tarafından, doğuya dönük kişi karşıdan, batıya dönük kişi arkasından görür. Güneş batımını da tam zıt yönlerden görerek durum eşitlenmiş olur.
Bu duruma göre gerçek güneştir. Bizim gerçeği görmemiz durduğumuz yönlere göre değişmektedir. Burada herkes gerçeği görmekte ve konumuna göre tarif etmektedir. Biz hiç kimseye, sen Güneşi yanlış görüyorsun diyemeyiz. Çünkü herkes gerçeği doğru tarif etmektedir. Böyle bir durum herkesi haklı çıkarmakta, herkes gerçeği kendince doğru tarif etmektedir. Sadece yüz üstü yere yatanlar gerçeği göremezler. Buradan günümüz gerçeğine gelecek olursak; siyasetin hızlı ve alabildiğince yıpratıcı geçtiği bu günlerde, herkes kendi konumundan bakarak, bizim en önemli gerçeğimiz olan vatan ve milletle ilgili görüşlerini dinlemekte ve yorumlamaktayız. Hepsinin bizim gerçeklerimizle ilgili fikirleri ve projeleri çok kıymetlidir. (sadece vatan ve millet gerçeğine karşı yüzükoyun yatanlar hariç!)
Bu bağlamdan bakınca, akraba, arkadaş, eş, dost ve sevdiklerimize kendi yönümüzden gördüğümüz gerçeği zorla empoze etmeye ve dayatmaya çalışmaktayız. Hiç gerek yok.
Ülkemiz açısından çok kritik olan birlik ve beraberliğe her zamandan daha çok ihtiyacımız var. Sonuçta hayatımızı direk veya en direk etki eden çevremizle acılarımızı ve sevinçlerimizi paylaştıklarımızla aramıza böyle ayrımcılık kokan geçici hareketleri sokmaya gerek yok. Benim insanım ayrımcılıktan çok çekti. Çok evladını kaybetti. Köyler, mahalleler ve şehirler damgalandı. Maddi manevi acıları hala hatıralarda. Bunlar bize ders olmalı. Başka bir tespit ise, sanki her konuda fikir sahibi olmak zorundaymışız gibi kendimizi zorluyoruz. Kişi her şeyi bilebilir ama en iyi fikirler ve tecrübeler kendi alanında olanlardır. Eleştirmek kolay yoldur.
Hakaretvari olmak ise acziyet ve yetersizliktir. Bilgin olmadan fikrin olmamalı. Algılar olguların önüne geçmemeli. Bu geceleyin güneşleniyorum demek kadar abestir. Sosyal medya canavarı gibi dipsiz kuyularda özellikle daha dikkatli bildiri ve paylaşım yapmalıyız. Hiç kimsenin başkasına hakaret etme özgürlüğü yoktur. Bu süreçte televizyonlardaki tartışma programlarının ve sosyal medyadaki sanal kahramanların bizleri yönlendirmesine müsaade etmemek en güzeli. Siyaset üretmek vatandaş olarak bizlerin görevi değildir. O işi bırakalım siyasetçiler yapsın. Bizler de onların ürettikleri siyaseti kendimizce özellikle kendi alanımızca değerlendirip tercihlerimizi yapalım. Sonuç olarak: Devlet vatandaşına beş yılda, beş saniyelik söz hakkı tanıyor. Onu da aklımız ve vicdanımızla kendimiz ve memleketimiz için en iyisini düşünerek yapalım. Ama MUTLAKA OY KULLANALIM ki. Seçimden sonra durumu değerlendirme hakkımız olsun. Vatandaşlık görevini yerine getirmenin hazzını yaşamış olalım. Seçimlerimiz bizim elimizde. Asla kaderimiz değildir. Herkesin bir birinisiyaseti değil, sevgisiyle yorumladığı günlerimiz olsun.