Bir Tuş – iki kelime!
Çok manidar bir giriş değilmi? Yazının tamamını okumadan başlığı iki dakika düşünmenizi istiyorum. Size neyi çağrıştırıyor ne hissettiriyor ya da ne anladınız? Hemen bir “Beyin Fırtınası” yapalım. Onun açılımını yazımın sonuç kısmında açıklayacağım.
Öncelikle ben neyim, neredeyim, Neyleyim…
***
Ben kırk altı yaşında hayatı, insanları, yardımlaşmayı, çalışmayı seven toplumdan aldığını topluma veren%90 engelli bir bireyim. Ben üç yıl öncesine kadar sağlıklı bireyken, 2019 yılından itibaren sağlıklı insanlardan daha az gören bir insan olarakhayat mücadelem devam ediyor. Yani görme yetimi büyük oranda kaybetmekle beraber;yaşam kalitem, hayallerim ve ideallerimin altüst olduğu bir döneme girdim. Bu süreçte kendimi bile ben anlamakta zorlanırken, bu durumla nasıl boş edeceğimi bilemezken, kimseden de bir şey bekleyemezdim. Baktım olmuyor üzülmenin ve birilerinden bir şey beklemenin asla ve asla beni hayatta tutamayacağını anlamış oldum. Tekrar durmak yok yola devam diyerek kendime önce bunu kabul ettirmekle başladım. Hastalığıma dedim ki: Bu hastalık nasıl bir şeydi bu hastalığa yakalanmadan önce neler yapılabilinir? Bu hastalığa dikkat çekmek gerekirdi. Sosyal sorumluluk projeleri yaparak. Nadir Hastalıklar Ağı, Sağlık Bakanlığı, Meclis ziyaretleri düzenleyerek, özel günlerde sunumlar derken, bu hastalığa bir araştırmacı kadar vakıf ve tecrübelenmiş olarak gelişmeleri toplumla paylaşmaya çalışıyorum.
***
Hep deriz ya; “Hepimiz Birer Engelli Adayıyız’ Bu klişenin sadece sözde kaldığını düşünüyorum. Neden mi? İnsanların belirli günlerdeki etkinliklerde bir araya gelerek gerçekleşen birkaç saatlik görüntüde, Sözde empati yaparak anladıklarını söyleyip, program sonrası akıllarına bile gelmeyen engelliler. Ben olsaydım ne olurdum duygusu sadece o birkaç saat içinde olup bitiyor böyle olmamalı. Peki, olmamalı için neler yapmalı temelinden bu işe bakmalı dedik ve kolları sıvadık. Şunu gördük ki sonradan verilen bilgi sonradan anlatılan tecrübe yaptığın çalışmalara bir şey katmıyor insanlara. Atalarımız ne demişse doğru demiş.’’ Ağaç yaş iken eğilir” ne verirseniz bu sizinle birlikte büyür. Sonradan diyemezsiniz, sonradan bükemezsiniz demirden daha sert algıları. Aileler olarak gelecekte çocuklarımızın en iyi şekilde kariyer yapabilmesini hedeflerken en büyük yanlışı burada yapıyoruz. İyi insan yetiştirmek merhametli ve vicdanlı her şeye sorumlulukla bakan her aldığı nefeste sorumluluk duygusunu hissettirmek, okul öncesi eğitimlerimizde bile kesinlikle etkinliklerde paylaşımlarda engelin ne olduğunu engelli insanlar kimlere denir, nasıl yaşar? Toplumdaki yeri nedir önemi ne olmalıdır yaşadıkları zorluklar onların toplumda var olma mücadelesinde ne kadar katkı sağlıyor? Bu alanda neler yapılmalıdır diye konuşulur ne zaman konuşulur 3 Aralık Dünya Engelliler gününde konuşulur 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda konuşulur ve biter.
***
Kısmi kısmi de eğitime erişim ulaşımda erişim istihdam da erişim gibi çok verimli olmasa da yine de çok güzel şeyler yapılmaktadır. Temel çok önemlidir binanın temelini, kumunu, demirini çimentosunu dayanıklı yaparsanız sağlam olur. Bizim de toplumumuzdaki temelimiz ailemiz çocuklarımız ve bir toplum olarak hepimiz birlikte, yerel yönetimler kamu kurum kuruluşları, STK’lar sadece engellilerin o anlık ihtiyacı değil sosyo psikolojik destek, istihdam ve başarılı olduğu alanlar tespit edilmelidir. Benim en çok önemle üzerinde durduğum hastalığımı ilk öğrendiğimde ilk aklıma gelen ‘’Engeli Engellemek’’ Peki bu nasıl olacaktı nasıl olmalıydı hastalığı tanımıyorsunuz. Türkiye’de engelli oranı engelli istihdamı, engelli suiistimali, engellilerin toplumu suistimali konularını da dile getireceğim, Evet şimdi gelelim başlangıçtaki şifreye. Engel dediğin nedir ki İki tuş iki kelime!!!
***
İşte en büyük sorun en büyük engel burada başlıyor dijital bir dünyadayız gelişen bir teknolojideyiz. Hızla gelişen adaptasyon olmak zorunda olduğumuz bir dünya evrilmesindeyiz. Elimizden hiç düşürmediğimiz 24 saatin en az 12 saati dijital platformlarda geçirdiğimiz bir toplum olarak en büyük engel telefonlarımızda sevmediğimiz görüşmek istemediğimiz kırgın olduğumuz hayatımızdan çıkardığımız kişileri bir tuşla ENGELE basarak listemizden çıkartıyoruz. işte asıl sorun burada başlıyor. Toplumda algı. Biz ne kadar temelinden engeli anlatmak istesek de telefonlarımızda yazan o engel kelimesi bile bizlere bir ENGELDİR toplumun bilinçaltında yerleşen bir kelimedir ve çok tehlikelidir. Bu konu ile ilgili de Türk Telekomünikasyon yazılım şirketlerinin ivedilikle bu engel kelimesinin telefonlarımızdan, bilgisayarlarımızdan güncellenmesi daha yumuşak daha bilinçaltımızı bütünleyici olmasının ivedilikle yapılması gerekiyor. Hiç düşündünüz mü engel elimizdeki cep telefonumuzla bile bu kelimeyi beynimize kazırken, Biz topluma Neyi anlatabiliriz ki daha biz kendimizi nasıl ifade edebiliriz ki? Bir dönem evlerinden çıkamayan engelliler engelli anne babaları, çocuğu olan insanların toplumdan dışlandığı utandığı bir dönemi yaşadık. Günümüzde engelli hakları engelli istihdamı engellilerin topluma kazandırılması gibi konularda adımlar atılmış durumda daha da atılmalı ve atılacaktır nerede atılacaktır temeli atılmalıdır bütün hayatımız günlük yaşantımız özelimiz cep telefonu sosyal medya olan bu cihazlardan bu kelimeyi güncellemeliyiz.
***
Iki kelime dedik. Peki bu nedir düşünce ve fikirdir.Fikri neyse zikri de odur diye söz vardır ya.. yani zikriniz neyse niyetiniz odur niyetiniz neyse zikriniz odur siz neyi görmek isterseniz Neyi düşünmek İsterseniz onu fikredersiniz. Öncelikle Siz bu iki kelimede Güzel olumlu düşünce ve fikirlere Sahip olmayı ve topluma bunu göstermeli toplumdan da bunu istemeliyiz. Çünkü suistimale çok açık bir grubuz… Suistimal de edilebiliriz… Suistimal de edebiliriz… İnsan olan her yerde her şey olabilir. Hepimiz taşın altına elimizi koymalıyız.
Klişe laf, Hepimiz bir engelliadayıyız. Peki, adaysın da ne yapıyorsun. Bir Seçim olduğunda aday adaylığını açıkladığında her türlü tanıtımını reklamını yapıyorsun Her türlü gece gündüz kendini tanıtmak için adaylığını ortaya koymak için bütün servetini harcıyorsun ya peki sağlığın için engelli adayı olduğunu bildiğin halde engellilere ne yapıyorsun… en basitinden hiçbir şey!
***
Daha toplumumuzda engelli otoparkı levhasını göre göre engelli otoparkını ihlal eden kaldırımlara ve rampalara araçlarını koyan az gören insanların bile sizden yardım istediğinde onu sağlıklı bir birey gibi görerek tuhaf tuhaf yüzüne bakmanız gibi. Aslında bunlar da sizin suçunuz değil ki işte dedik ya “Ağaç yaşken eğilir” eğitim, okulda başlayacak ailede başlayacak sonra topluma yayılacak, bunları konuşmaya gerek bile kalmayacak. Sonuçta engel dediğin nedir ki!!! İki tuş iki kelime… Haydi gelin hep birlikte telefondaki engelleri de zihindeki engelleri de kaldırmak için kendinizde sorumluluk hissedin. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın sağlığını teminat altına almamız gereklidir diyerek ENGELİ ENGELLEMEK için bilinçli olmak zorundayız.
Sağlıcakla…. Hayatı Engelsiz SAYIN.