Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kadın cinayetlerinin önüne nasıl geçilecek?  

Kadın ve çocuk cinayetlerinin artması sonrası değerlendirme aldığımız Sosyolog Prof. Dr. Ayşe Canatan, toplumdaki kapalı yapıların çözülmesi ve bu konulardaki hukuki yaptırımların çok güçlü olması gerektiğini söyledi.

Kadın ve çocuk cinayetlerinin

Son zamanlarda artan kadın ve çocuklara şiddet vakalarını Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşe Canatan’a sorduk. Şiddetin 20. Yüzyılın başından beri var olduğunu belirten Canatan, günümüzde kitle iletişim araçlarıyla deşifre olduğuna dikkat çekti: “Bunun son zamanlarda birçok özel bir artış nedeninden söz edemeyiz. İstatistiklerin tutulduğu dönemlerden itibaren baktığımızda modern toplumdan yani 20. yüzyılın başında bugünlere gelene kadar şiddetin sürekli arttığı ile ilgili elimizde bilgi var. Bu bizim ülkemiz için de, bütün dünya için de geçerli ama bunun yanında şöyle bir şey de var yani… ‘Geçmişte yoktu da bugün mü oldu, bugün mü çoğaldı?’ hayır bugün biraz daha iletişim, kitle iletişim araçları sayesinde bunların daha çabuk deşifre olduğu, basın yayın organlarıyla halka, kamuya ulaşması ile ilgili olanaklar daha fazla şimdi.”

“HUKUK VE CEZALANDIRMA SİSTEMİ FİLAN BİRAZ DIŞARIDA KALABİLİYOR”

Geçtiğimiz aylarda yaşanan Narin Güran cinayetini hatırlatan Prof. Dr. Ayşe Canatan, “Bir insan toplumsal dayanışma içinde yaşar. Yani doğumdan itibaren bir sosyal varlıktır ama bu sosyal çevre, bireyin zorunlu içinde bulunduğu çevrenin ona neler sunduğu, neler hazırladığı çok farklı değişik ortamlar, değişik aile yapıları, daha kapalı ortamlar kişileri bazen şiddete daha fazla maruz kalmasına daha doğrusu kurban seçilmesine ortam hazırlayabiliyor. Şimdi bunu neden söylüyorum mesela son dönemde yaşanan işte bir ay devleti, basını, yayını falan arkasından koşturan bir kız çocuğuyla ilgili, onun ölümüyle ile ilgili bir olay yaşandı. O olayda o köyün içinde hiçbir insanın bu olayla ilgili yorum yapmadığı, değerlendirme yapmadığı, hatta devletin güvenlik birimlerini yanlış yönlendirdiklerini gördük. Şimdi o ortamı dolayısıyla kapalı bir birim olarak değerlendiriyoruz. Bunlar tabi çeşitli gruplar ne kadar kapalıysa, bunların kendi içindeki işleyişleri, kuralları, yazılı olmayan kanunları yani bunları dışarıdan çok fazla müdahale edilemiyor. Yani modern toplumun hukuk sistemi, cezalandırma sistemi filan biraz dışarıda kalabiliyor. Dolayısıyla bunların belki daha fazla şifre edilmesi, her tarafa, o kapalı gruplara da eğitimin, farkındalığın biraz daha geliştirilmesi ile mümkün olacak” diye konuştu.

“O BÖLGELERİ ÇÖZMEDEN BUNLARIN ÖNÜNE GEÇİLMEZ”

Toplumdaki kapalı yapıların çözülmesi gerektiğini de ifade eden Prof. Dr. Ayşe Canatan, eğitimin bu konuda önemli olduğunu sözlerine ekledi: “Birde bu kapalı yapıları artık bugün modern toplumun da ötesinde geçtiğimiz, işte her şey elektronik olarak izleyebildiğimiz bir çağda bu yapıların, bu içe kapalı hallerinin biraz daha açılması lazım. Yani oradaki bir ağanın, babanın, birilerinin etkisinin azaltılabilmesi için oralardaki eğitim imkanlarını artırmak lazım. Özellikle biz şiddet dediğimizde hani bir slogan gibi kadına karşı şiddet, çocuğa karşı şiddet sayılabilir. Bunlar toplumun savunmasız güçleri yani hem yoksulluk açısından dezavantajlıdır, hem de kadın, çocuk, yaşlı, engelli ve kötü niyetli insanların ya da kötü davranış uygulayabilecek insanların seçtikleri kurbanlar niteliğindedir. Bunları azaltabilmek için daha açık toplum olmamız gerekiyor. Her şeyin denenebilir, ölçülebilir, izlenebilir olması gerekiyor. Dolayısıyla hala bugün bazı bölgelerimizde ya da bu kız çocuklarıyla ilgili olayın geçtiği bölgelerdeki o hem üretim, hem ticari birlik olan grupların bence çözülmesi gerekiyor. Onları çözmeden bunların önüne geçilmez.”

“HUKUKİ YAPTIRIMLARIN ÇOK GÜÇLÜ OLMASI GEREKİYOR”

Gasp ile ilgili yasa çıktığında hırsızlığın azaldığına dikkat çeken Ayşe Canatan, hukuki yaptırımların güçlü olması gerektiğine vurgu yaptı: “Belki diyebilirsiniz ‘Peki hocam öyle de işte İstanbul’un göbeğinde yarım saat arayla birtakım olaylar oldu’ diye. Biraz denetimlerle ilgili, bir de artık bu göçlerin artık arttığı daha böyle karışık toplumlarda hani heterojenleşmiş grupların içinde bunları görme ihtimali de artıyor. Bunlarla ilgili en önemli şey de bu konulardaki hukuki yaptırımların çok güçlü olması gerekiyor. Yani hukuksal olarak bakın gasp ile ilgili bir yasa çıktı. Birden telefon çalmak, çanta çalmak falan kapatıldı, bitti yani bu olaylar neredeyse bitti, daha az yapılır oldu. Bununla ilgili de daha yüksek cezalar hukuk açısından verilirse bunların da ortadan kalkacağını düşünüyorum. Çünkü o ölen kız çocuğunun köyünde daha önce 15 tane böyle olay olmuş kız çocukları ile ilgili yani tabii her birinin nedeni farklı mıydı, ne oldu, tek tek bilmiyoruz ama belki bir süre sonra dosyalar izlenemediği için kapatılmış olabilir. Ama işte bunların önüne geçebilecek şekilde önceki olaylardaki cezalandırmanın güçlü olması lazım. Yani bana kalırsa oradaki birbiriyle akraba olan köy müdür, kasaba mıdır, aşiret midir her neresiyse oranın dağıtılması lazım bunun önüne geçebilmek için.” >>>Şahan KARTAL 

 

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Gazete3.com.tr editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle Gazete3 sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz.