Son aylarda bu sayfadan benimde bol bol gündeme getirdiğim teknik adı “Gayrimenkul Sermaye İradı”, halk arasındaki adı “Kira Gelir Vergisi” olan konuyu kira geliri olan ev sahipleri bilir. Yani yıllık kira gelirlerinden vergi ödeme yükümlülüğünden bahsediyorum. Yıllarca Devlet bu vergi kaleminde kira gelirleri düşük olduğu ve “İstisna Bedelini” Maliye yüksek tuttuğu için milyonlarca ev sahibinin çoğu vergi dilimine girmiyordu.
O zaman her şey süt limandı. Bu vesileyle yıllardır düzenli bir şekilde vergilerini ödeyen ev sahiplerini tebrik ediyor ve onları bu yazıdan saygıyla bir kenara ayırdığımı ifade etmek istiyorum. Şüphesiz onlar kira kazançlarının bir kuruşunu bile Devletten kaçırmayarak, Ülke Kalkınmasına katkı sağlıyorlar. Sağ olsunlar.
Peki bu süreç nasıl sona erdi. Ta ki hangi algı yönetim sistemi, Türkiye de yaklaşık 2 yıldır türeyen çılgın kira artış modası, furyası ve rüzgârını başlatınca sona erdi. Bu nokta da yüksek kira artışlarında gözü olmayan gerçekten dürüst ve vicdanlı olan ev sahiplerinin sayısının azlığı tam tersi olan kiralarda yüzde 130 a kadar zam yaptım diyen doyumsuz ev sahiplerinin sayısına ulaşamadı.
Bu durum doğal olarak vergi istisnası harici rakamın üzerine çıkılarak ev sahiplerinin otomatik olarak vergi dilimine girmelerini sağladı. Yaklaşık 1 yıldır süren medya haberlerine bağlı beyanlarda belli bir oranda artış meydana geldi. Olması gereken düzeyde mi bunu teknik ve istatistik olarak bilmiyoruz.
En basit anlatımla aylık kira bedeli 10 Bin TL, yılda 120 Bin TL olan bir ev sahibi, Maliyenin kendisine verdiği 33 Bin TL olan istisnayı düştükten sonra 87 Bin TL gelir elde etmiş sayılıyor. Gerekli ve yönetmeliklerde belirtilen şartları taşıyorsa eğer ev sahibi 87 Bin TL gelir üzerinden bir yüzde 15 daha indirimden faydalanıyor ve Devlet ev sahibine yıllık gelirin 73 Bin 950 TL diyor.
Eğer o yıl içerisinde ev sahibinin kiraya verdiği evinde yaptığı bir masraf yoksa 73.950 TL’nin, Yüzde 15 i olan, 11 Bin 092 TL yi Devlet vergi olarak tahakkuk ediyor. O yıl kirada ki evine yaptığı masraflar varsa ve kabul edilirse daha az vergi çıkıyor. Ben şahsen Kanun böyle yapıcıyken bazı sözde uyanık ev sahiplerinin hala neden vergiden kaçmak için 40 takla attığını bir türlü anlayamıyorum.
Öte yanda, son zamanlarda kira kazanç vergisinden kaçmak için bazı uyanık ev sahiplerinin, 12 aylık senet yapalım her ay kirayı elden alayım o esnada senedini vereyim gibi formüller üreterek kiracıların karşısına çıkarıldığı duyumları geliyor kulağıma.
Bu nokta da, Emlakçılara bu yönde teklifler geldiğini duyuyoruz. Emlakçıları zora sokmayın lütfen ev sahipleri. Kurumsallaşma konusunda ellerinden geleni yapan Emlakçılara baskı yapmayın; gidin, İban üstünden kiranızı alın, verginizi ödeyin ve bu düşünceleri çöpe atın.
Ben hala bu yükümlülüğü bilmiyorum diyorsanız pratik akıl şu. Yıllık kiranız 33 Bin TL yi geçiyorsa, sonrasındaki her rakam için vergi beyanına giriyorsunuz. Benim Ordu Bulvarında ki ya da Uydu Kentte ki evimden aylık 2.750 TL kira alıyorum bizim oğlan sakın demeyin buda pek karşılık bulmuyor zaten. Sizin kendinize bile inanmadığınız bir beyana Maliye niye inansın.
Kötü Komşu İnsanı Mal Sahibi Yapar sözü misali kira artışlarında doyumsuz olan ev sahipleride, İnşallah Kiracılarını Ev sahibi yapar diye de bir dua bırakıyorum buraya.
Bakın bu satırlar aracılığıyla çok net söylüyorum. Kirayı elden alan ve hala bu noktada ısrarcı olan ev sahipleri er geç Maliye bulacak sizi hatta biliyor da merak etmeyin.
Ne yazık ki personel sayısı belki tahminim şimdilik yetmediği için size her şey normal geliyor olabilir ama bunlar geçici benden demesi. Kazanacağım derken tüyü bitmemiş yetimin hakkından çalmayın.
ŞU MEŞHUR GÜVENİP, GÜVENMİYORSUNUZ ANKETİ KONUSU
2 hafta önce İlimizde BİR SOKAK ANKETİ ile Vatandaşlara hangi siyasetçilere güveniyorsunuz ya da güvenmiyorsunuz diye bir çalışma yapıldı. Belediye Başkanı Burcu Köksal en güvenilen, Milletvekili Ali Özkaya en güvenilmeyen siyasetçi diye bir sonuç ortaya çıkarıldı vs vs.
İstatistik bir Bilimdir hatta “Sayım Bilimi Ana Bilim Dalı” altında birçok ana kuram ve matematiksel varyasyonların içerisinde olduğu, doğasında sosyolojinin olmazsa olmaz kabul edildiği gerçekten kolay olmayan bir Bilim Dalıdır. Öyle Bir Bilim Dalıdır ki kendi Bilimi içerisinde Betimsel İstatistik, Çıkarımsal İstatistik, İstatiksel Yığın, İstatiksel Öngörü, Korelasyon ve Regrasyon Analizi gibi temel kavramlarda gerçekleşir ve elde edilir.
Bana sorarsanız en büyük gerçekçi İstatistik Kurumu Vatandaşın ta kendisidir. Çünkü halkın iç dünyası, bakışı, değerlendirmesi ve buna bağlı yorumu bambaşka boyutlarda karşımıza çıkar. Katılır mısınız bilmem ama Vatandaşın kendisi en doğru TÜİK dir aslında. Şüpheniz olmasın her türlü matematiği kesinlikle de çok iyi bilir.
Gelelim İlimiz de yapılan bu ankete. Ne olursa olsun bir Gazeteci olarak bana göre İlimiz de, “Hangi Siyasetçiye Güveniyorsunuz ya da Güvenmiyorsunuz” temalı bir sokak anketi çalışması etik olarak yanlıştır. Ulusal Araştırma Şirketlerinin araştırma konu dosyalarını inceleyin. Araştırmalar “En çok Beğenilen Siyasetçiler” teması üzerine kurulu olur ve 1.ci sıradaki en beğenilen yukarıya doğru az beğenilen diye ölçümlenir ve kesinlikle ikilimsen seçenekli bir algıda yapılmaz. Sonuçları okuyan ya da İnceleyen insanlarda zaten algıda kavramada bunu bilir, anlar ve yorumlar.
Şimdi bazılarınız diyecek ki sende tarafsın herhalde kesinlikle hayır. Ben sonuna kadar objektifim, gazetecilik eğitimimin temeli de bu zaten. Anketler, Papatya Falı değildir. Yaprakların seviyor, sevmiyor diye koparıldığı gibi yapılmaz. Böyle bir anket çalışmasında Milletvekili Ali Özkaya’nın, en beğenilmeyen siyasetçi çıktığı gibi tam tersi başta Belediye Başkanı Burcu Köksal, Milletvekilleri Mehmet Telek, Hakan Şeref Olgun, İbrahim Yurdunuseven ve Hasan Arslan’dan biriside en beğenilmeyen siyasetçi çıksaydı yine aynı bu yazıyı ve fikri kesinlikle savunurdum. İnanmayanlar olursa diye değer verdiğim her şeyin üzerine de en büyük YEMİNİ DE buraya koyuyorum. Hala bu kadar büyük yemine inanmayıp bana tarafsın derseniz yapacağım bir şey yok buda sizin sorununuz.
BURASI SARI FLAŞÖR VE DAHA FAZLA LEVHA İSTİYOR
Fotoğrafta gördüğünüz yer Fatih Mahallesinde eski adıyla Havaalanı Yolu yeni adıyla Filistin Caddesinin Konya-Ankara Çevre Yoluna bağlandığı kontrolsüz kavşak. Günde binlerce araç bu caddeyi kullanarak karşılıklı yönde pek fazla trafik ışığı görmeden ve yoğun trafiğe girmeden Şeyh Şamil Bulvarı ve Efeler Kavşağı Arterlerine bu cadde üzerinden bağlanır.
Yıllardır bu görevi başarı ile sürdüren bu kontrolsüz kavşak son yıllarda İlimizde artan araç sayısına bağlı olarak yoğunluk nezdinde uyarı vermeye başladı. Özellikle kavşağın hemen dibine yapılan az katlı yerleşim yeri projelerinin sayısal artışı ve artan nüfus başta olmak üzere çevre yolundan, Filistin Caddesine giriş ve Filistin Caddesinden, Çevre Yoluna çıkış noktalarında her an ciddi bir zincirleme kaza haberini alabiliriz. Öte yanda Filistin Caddesinden, Çevre Yoluna bağlanma esnasında tam ortada meydana gelecek Allah Korusun bir trafik kazasında can pazarına hafazanallah şahit olabiliriz.
Yer ve Konum olarak Filistin Caddesi Bölümünün Afyonkarahisar Belediyesine bağlı olduğunu düşündüğüm ve Çevre Yolunun Karayolları kontrolünde olduğunu tahmin ettiğim bu kontrolsüz kavşakta Afyonkarahisar Belediyesi ev Karayolları Şube Müdürlüğü Yöneticilerinin en kısa zamanda belirtmiş olduğum noktada bir inceleme ve gözlem yapmalarını rica ediyorum.
Yapacakları gözlem ve inceleme sonunda kontrolsüz kavşakta Sarı Flaşörlü Trafik Lambasının her iki yöne acil ihtiyaç olduğunu öte tarafta uyarıcı levhaların her iki yön için gerçekten biraz daha geriden başlayarak sayılarının artması gerektiğini göreceklerini yakinen biliyorum. Bu bağlamda iligli birimlerin en kısa sürede gerekli incelemeleri yaparak ve gerekli çalışmaları gerçekleştirerek olası trafik kazalarının önüne geçeceklerine yürekten inanıyorum.
Çünkü bahsetmiş olduğum bu kontrolsüz kavşak şehir merkezine giriş ve çıkışta yoğun trafikten kaçmak için yoğun olarak kullanılmaya başlanılan ve günden güne yoğunlaşan bir trafik yükünü sırtlanıp yüklenmeye çalışan bir giriş ve çıkış noktası olmaya başladı. Bize düşende meydana gelen yükü trafik ışık ve levhalarıyla hafifleterek tedbir almak ve o kavşağa yardımcı olmaktır.