Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Etikoğlu

Anamur /MERSİN

 

Anamur, Mersin ilinin Antalya sınırında yer alan en batısındaki ilçesi. İsmi, Yunanca “yel değirmeni” sözcüğünden türeyen Anemourion (Ανεμούριον), “rüzgarlı burun” anlamına gelmektedir. Anemurium Antik Kenti, Anamur burnuna çok yakın ve sürekli rüzgâr alan bir noktada kurulmuştur.

Geçmişi antik çağlara uzanan ve sırasıyla Kizuvatlalılar, Hititler, Asurlular ve Persler’in egemenliği altına giren Anamur, MÖ 333’te Büyük İskender’in doğu seferi sırasında Makedonya Krallığı’na bağlanmış, bu dönemden sonra kentin adı “Anemurium” olarak anılmaya başlanılmıştır. Anemurium, antik kaynaklara göre “Rüzgârlı Burun” anlamına gelmektedir. MÖ 1. Yüzyılda Roma, sonra Bizans egemenliğine giren Anamur, Bizanslılar zamanında yeniden inşa edilmiştir. Daha sonra sırasıyla Arapların, Bizanslar’ın, Anadolu Selçukluların, yeniden Bizans’ın ve Kilikya Ermeni Krallığı’nın eline geçen Anamur, Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat’ın, Ertokuş Bey’i kıyı şehirlerinin alınmasıyla görevlendirmesi sonucu, 1228’de Selçuklu Hanedanı’nın, 1243’te yeniden Kilikya Ermeni Krallığı’nın, daha sonra 1275’te Karamanoğlu Beyliği’nin ve 1471’de Osmanlı İmparatorluğu yönetimine geçmiştir.

 

Anamur 1869 yılında ilçe olmuştur. 1867’de Konya vilayetine bağlı İçel Sancağı’nın bir kazası olan Anamur, 1877’de İçel Sancağı Adana vilayeti’ne bağlanınca, Adana vilayeti İçel Sancağı’nın bir kazası durumuna gelmiştir. Eski kaza merkezi bugünkü Ören beldesinin Nasrettin ve Ortaköy mahalleleridir. Burada yıkık durumdaki eski bir devlet binası hâlâ görülebilir. Sonraları daha iç ve yüksekçe bir bölge olan Çorak, ilçe merkezi olmuş, adı Anamur olarak değiştirilerek, devlet daireleri ve birçok aile Çorak’a taşınmıştır. 1930 yılında eski hükûmet konağı binası Rum Ortodoks kilisesi yıkılarak yerine inşa edilmiştir. Mimarı Ermeni bir ustadır.

Kumsalları, nesli tükenmek üzere olan deniz kaplumbağalarının (Caretta caretta) yumurtlama alanıdır. Ayrıca deniz kıyısının ıssız ve kayalık olan kesimlerinde Akdeniz fokları yaşamaktadır.

 

Ormanlık alanları özellikle çam, meşe, kavak, çınar, maun gibi ağaçlar ile defne, keçiboynuzu (harnup), pıynar, mersin (murt), zakkum gibi maki grubu bitkilerle kaplıdır. Ormanlarında yaban keçisi, keklik, tavşan, kaplumbağa, kelebek gibi çeşitli yabanıl hayvanlar özgürce yaşamaktadır.

Kıyıda İskele, Kale, Melleç, Ören plajları; iç kesimlere doğru Pullu Mesire yeri, Köşekbükü Mağarası yukarı kesimlerde ise yaylalar, ormanlık alanlar, görülmeye değer yerlerdir.

Anamur’da tropika iklim hüküm sürdüğünden maki ve tropikal iklim bitkilerinin hemen hepsi yetişmektedir. Yıllık sıcaklık ortalaması ise 20 ile 24 derece arasında değişmektedir.

Anamur ormanlarının özellikle çam, meşe, kavak, çınar, maun gibi ağaçlar ile defne, keçiboynuzu (harnup), pıynar, mersin (murt), zakkum gibi maki grubu bitkilerle kaplıdır.

Anamur halkı, yazın 40-45 dereceyi bulan sıcaklardan kaçmak için Toroslar’ın yüksek kesimlerinde kurdukları küçük yayla köylerine çıkarlar. Yaklaşık 3 ay kalınan bu köyler, sahile göre yükseklikleri nedeniyle oldukça serindir. Yakın zamana kadar birçoğunda içme suyu, elektrik, telefon ve kanalizasyon olmayan bu yayla köyleri yayla turizminin ön plana çıkmasıyla alt ve üst yapısı hızla tamamlanmaktadır. Yayla köylerinde modern evlerin yanı sıra hâlâ geleneksel mimariye uygun olarak taştan toprak damlı, tek gözlü, içinde ateş yakma yeri (ocaklık) ve baca bulunan, bir ya da iki pencereli olarak da yapılmaktadır. Yörede bu evlere evcik denmektedir. Modern yapılar inşa edilirken eski evler tamamıyla yıkılmamış, toprak damlara beton dökülerek, pencerelere de demir panjurlar eklenmiştir. Anamur’un en kalabalık yaylası Abanoz’dur. Diğer bilinen yaylaları ise Kaş, Akpınar, Barcın, Halkalı, Kozağacı, Elbalak, Bodrum, Çandır, Çamurlu yaylalarıdır.

Anamur Yöresi Yemekleri genelde sebze ağırlıklı, zeytinyağlı, bazen etli ve sıcak ama çoğunlukla soğuk da tüketilen kendine has lezzetlerdir. Anamur mutfağı Yörük geleneği ve lezzetleriyle beraber, Kıbrıs ve Adana mutfağından da etkilenmiş, çeşitli kebaplar da yöreye has özellik kazanmıştır. Anamur mutfağı tek başına değil Alanya, Ermenek, Kıbrıs ve aslında genel anlamda Taşeli mutfağıyla birlikte ele alınıp değerlendirilmelidir. En yaygın bilinen batırık ve kısır, Anamur yöresinde, özellikle hanımların ikindi oturmalarında, çayla birlikte aldıkları özel bir yiyecektir. Bunun dışında yörede gölevez olarak adlandırılan bir çeşit etli yemek de yapılmaktadır. Diğer lezzetler ise tuzlu olarak; bişi(pişi), kapama, bazlama, yoğurtlu patates, bakla yoğurtlama, yaprak sarması, domates dolması, biber ve kabak dolması, patates dolması, erişte, kabak kavurması, börülce, gölevezli kuru fasulye, nohutlu pilav, kulak çorbası, maş çorbası, pirinç çorbası, keşkek, dövme pilav, yahni, kaburga dolması (boş); tatlı olarak ise palize, samsıra, karsambaç ve cevizli baklavadır.

 

Garnitür olarak çok çeşitli salata ve mezeler hazırlanır. Bunlar, semizotu ve roka salatası, çoban salata, marul salatası, lahana salatası, ıspanak salatası, kaya koruğu, tarator, yoğurtlu zeytin ezmesi, patates salatası, soğan piyazı, biber kızartması, fava, acılı ezme ve balık çeşitleridir.

Anamur tarihi yerler;

MAMURE HAMAMI

Mamure hamamı, Mamure kalesinin yol aşırı kuzeyinde yer alır. Hamamın giriş bölümü yıkılmış, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümleri sağlam olarak zamanımıza gelebilmiştir.

Küçük ölçekteki yapı ahşap hatıllarla desteklenmiş moloz taşla inşa edilmiştir.

Hamamın iç bölümlerinde kubbeye geçiş üçgen pandantiflerle sağlanmıştır.

Yapı zamanla tahrip olduğu için sonradan yapılan onarım sıvaları duvar freskolarının tahrip olmasına neden olmuştur.

Yapı Mamure kalesinin mamur edildiği tarihte Karamanoğulları tarafından yaptırılmış olması gerekir.

 

AKCAMİ

Karamanoğulları döneminde 1326 da yapılan cami, daha sonra yapılan yivli minaresi ile ilgi çekicidir. Karşısında Karamanoğullarından kalma bir han ve bir köprü bulunmaktadır.

Akarca mahallesinde merkezi planlı tamamen kesme taştan kubbeli bir camidir.

Camiye batı yönünde basık kemerli taş kapıdan girilir. Girişin tam karşısında fazla derinliği olmayan taş mihrap sağda orijinal olmayan ahşap minber yer alır.

Yapıda köşelerde ve yan duvarlar üzerinde sağır sivri kemerli açıklıklarda duvar içine gömülmüş yuvarlak iç dolgu ile geleneksel Türk mimarisinde pek görülmeyen tarzda kubbeye geçiş sağlanmıştır. Sağır kemerlerin ayakları üçgenimsi payandalarla desteklenmiştir.

Girişin solunda zamanında ahşap olan güdük minaresinin yerinde yivli tek şerefeli minaresi kaide üzerinde yükselir.

Giriş kapısının hemen üzerinde yer alan altı satırlık yazıda 1326 H. Tarihi okunmakla birlikte yazıt orijinal değildir.

 

ALA KÖPRÜ

Ala Köprü, Anamur – Ermenek karayolunun 13. Km.sinde Dragon çayı üzerinde yer alır.

Ana yatak üzerinde 19.65 m. Açıklığında tek gözlü bir köprüdür. Köprüde ayrıca taşkın suları için bir boşaltma gözü doğu yönüne yerleştirilmiştir.

Ana kemerin yapısı, çok önemli bir işçilik ve sağlam traverten malzemeyle yapılmıştır.

Uzunluğu 54 m olan köprünün korkulukları dıştan belirmeksizin tempan duvarının uzantısıyla sonuçlanır.

Yazıtı olmayan köprü, 14. Yüzyılda Karamanoğulları tarafından yaptırılmış bir mimarlık harikasıdır.