Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Veli CENGİZ

ASKIDA(…..)

Bu haftaki yazımın başlığı bu!

(…..) ile boş bıraktığım yere ne yazmalıyım?

Ailemden sevgili eşim Sabiha Hanım: Ekmek, dedi.

Kızım Eylem: Yemek, dedi.

Evdeki komşum: Giysi ve ayakkabı, dedi.

Söylediklerinin hepsini yaşadık, hala da yaşıyoruz…

Benim çocukluğumda ve gençliğimde böyle uygulamaya yabancıydık biz.

Bizim bildiğimiz peygamberimizin sözüydü: Komşusu açken, tok yatan benim ümmetimden değildir. Bunun üzerine kimsenin söz söylemeye hakkı yoktu. “ Günah!” kabul edilir ve uyulurdu. Zamanla bencillik ön plana geçti “ Rabbena hep bana” değişi benimsendi. Halbuki halkımız Yunus Emre’nin şu sözünü benimsemiş dilinden düşürmemiştir.

 

“ Mal sahibi mülk sahibi,

Hani bunun ilk sahibi,

Malda yalan mülkte yalan,

Vargel birazda sen oyalan.”

 

Yaşadığımız dünyada mal, mülk, servet sahibi olmak için ne uğraşlar veriyoruz… Hâlbuki ölünceye kadar bize “Kullanım hakkı” veriliyor, sonrası başkasının o hak. Mevlevilik bize ne güzel açıklıyor: Doğdun, gözlerini açtın. Öldün gözlerini kapadın; vücutta değilsen, sen o sun. Bizler kısaca, “Mülk Allah’ın” demişiz. Yazımın başlığının yanındaki parantez içindeki sözcüğü çıkaramadığınızı düşünüyorum. İlk önce Rizeli Selim Kandemir esnafımız kullanmış. (…….) parantezin içini “Fotokopi yazarak, pandemi sırasında bir çok öğrenciye hizmet  vermiş. Rize halkı da “Olan var, olmayan var, olanın olmayana borcu var” düsturuyla katkı vermişler öğrencilere. Sosyal dayanışmanın en güzel örneklerinden biri.

 

Rizeli Selim Kandemir’den sonra Kayserili esnaf Harun Reşit Birinci, deprem olduktan sonra Kahraman Maraş’a gidiyor, oranın haline tanıklık ediyor. Deprem Bölgesinden en çok Kayseri’ye göç oluyor. Birçok öğrenci yokluklar içinde “ Yokluktan yonga düşmez!”  misali çok zorlanıyorlar… Harun Reşit Birini, deprem bölgesi öğrencileri için, “Askıda Fotokopi” ye başlıyor. Müşterileri canı gönülden destek oluyorlar buna. Daha sonra fakir Kayserili fakir öğrencileri de bu projeye dahil ediyor. “ belli bir limit koydum. Öğrenciler hiçbir şekilde suiistimal etmediler. Yeniden yaşama tutundular.” Benim çocukluğum ve gençliğim “Askıda” yı hiç yaşamadı, ama zorlukları bizlerde çektik. Lisede Kimya öğretmenimiz vardı Mustafa Algı; sağ eliyle yazar, sol eliyle silerdi! Tahtaya yazdıklarını yazan çok az arkadaşımız olurdu. Akşama yazan arkadaşımızın evinde olurduk. Saatlerce topluca derste anlatılanları tek defterden aktarırdık. Afyon Lisesi ilk öğretmenlik yıllarımda İspirtolu Teksir Makineleri vardı. Sınav sorularını, ödev sorularını bu makinede basardık. İspirto uçunca bazı harflerde uçar! Çöz bakalım sorudaki kelime neydi. Öğretmenlere soru bastırmak bir haftada bir gelirdi. Baskı yükü çok olduğu için, sık sık arız yapardı makine. Kayserili Harun Reşit, bu kampanyayı Türk milletine çok güvendiğimden başladım diyor ve: “Çünkü Türk milleti, ne kadar dara düşse yardımlaşma duygusunu üst seviyeye çıkaran bir millet.”

O zaman, Ne mutlu Türk’üm diyelim, yazıya nokta koyalım.

Mutlu kalınız…