Ahıska Türk’ü Sn. Halit Kara’yla başladı benim Bahçecik Köyü merakım.
Halit Beyi çok sevdiğim bir arkadaş tanıştırdı; Ahıska Türklerindendi. Çok güzel saz çalıyor ve o yöreye ait türkü söylüyor, kendisi de türkü yazıp ve besteliyordu. Afyon Lisesi mezunları 26 Ağustos’ta Afyon’da toplanacaklardı, organizasyonu da bana vermişti arkadaşlar. Çakmak Marble Otel’de toplanmıştık. Halit Bey de Ahıska Yöresinin türkülerini okumuştu. Arkadaşlar çok beğendiklerini bana söylemişlerdi. Daha sonra Halit Bey ADD ye gelip beni ziyaret etmişti. Ayrılırken de Bahçecik Köyüne davet etmişti.
24 Ekim günü gitmeye karar verdim. Kanal 3’ün çekim ekibini de yanımda götürdüm.
Stalin Döneminde sürgün ediliyor Ahıska Türkleri. Gürcistan bir bölgesine ve dünyanın dokuz ülkesine dağılıyorlar. Şu an Türkiye de 10 binin üzerinde Ahıska Türkü var. Afyon’a da İhsaniye /Sarıçayır ve Çay/Pazarağaç ve İscehisar/Bahçecik köylerine yerleşmişler. Ahıska Türk’ü Mehmet Cevat Kabaağaç, Bahçecik’te bir çiftlik kurmuş (Mandıra Bölgesi’nde) yani Bodrum’u Bodrum Yapan Halikarnas Balıkçısı’nın Babası. Cevat Şakir Kabaağaç elim bir kaza sonucu babasını öldürür. Mehmet Cevat Kabaağaç, koskoca sadrazam. Cezasız kalamazdı Cevat Şakir. Bodrum’a sürgüne gönderilir… Kabaağaç Çiftliği’nin kurulduğu alana götürdüler sadece temel taşları kalmış, kavak ve söğüt ağaçları, birde Ayazini Deresinin suyu. Elimi yüzümü yıkadım, dua ettim Kabaağaç ailesine.
Gelecekte Cevat Şakir Kabaağaç için bir anma programı yapılsa dünyanın her yerinden sevenleri gelir. Köy Muhtarı Sn. Özcan Doğan bu önerime sıcak baktı. Çok çalışkan ve hizmet aşkı ile yüklü bir insan. Yakın zamanda bu konuda bir davet alırsam hiç şaşırmam. Haydi muhtarım gayret senden destek bizden.
Bahçecik kadınları hazırlık yapmışlar. Köy fırınında yaptıkları peynirli, patatesli, pırasalı sıcak pideleri bize ikram ettiler yanında ayranla birlikte. Pidemizi yedik, duamızı yaptık, teşekkür ettik. Kadınlar, “Bizim Hinkal’ımızı yemeden ayrılamazsınız” dediler. Kazakların “Beş Parmak”, Özbeklerin “Pilavı” neyse bizimde “Hinkal” Yemeğimiz milli yemeğimizdir. Hinkal, bir çeşit mantı, öğrendim; isteyene öğretirim. Küçük hamurların içine kıyma, sucuk, peynir koyup, bohça gibi büzüp sıcak suyun içine atıp beş dakika kaynatıyorlar. Hinkal’ları çatala batırıp yoğurt veya sarımsaklı suya bandırıp, ağzınıza atıyorsunuz. Enfes bir tadı var, yemenizi tavsiye ediyorum.
Biz yemek işiyle uğraşırken köye bir dolmuş geldi dört öğrenci getirdi köye. Her bir öğrenci farklı sınıflardan. Cumhuriyet’in 100 yüzüncü yılında köy çocuklarına köylerinde eğitim veremiyoruz ne yazık! Yıllarca “Birleştirilmiş sınıflarla” eğitim verdi Cumhuriyet. Her köyde devletin bir temsilcisi vardı, her derde çare. Kadınlarla konuşuyorum…. Gençlerin köyde kalmadığını söylüyor bir kadın. Hayvancılık öldü, tarım öldü, sebze, meyvecilik bitti, tavuk yumurtasını bile ilçeden alıyoruz! Gençleri köyde tutmanın yollarını bulmalı hükümet. Başka bir kadın: “Köyler milletin kileridir. Kiler boş, sonumuz çok kötü.” Başka bir kadın: “ Üreten anaların kokusu yok, ellerinin kokusu yok, ellerimiz koynumuzda burnumuz sızlıyor eski günleri düşündükçe!…” Köy Muhtarı Özcan Doğan ve Halit Kara’ya soruyorum, “ Köyden göç edenler hiç gelmiyor mu? İkisi aynı anda bildikleri sorunun cevabını bana söylüyorlar: “ Ramazan Bayramında, kurban Bayramında, Hıdırellez kutlamalarında. Bir şenlenir ki, üç katına çıkar nüfus. Çocuk sesleriyle sokaklar dolar boşalır.” “Bizi davet eden olsa da gelip görsek bu şenliği diye “Ben konuştum. İkisi iki yerden, “Aileleriniz ve arkadaşlarınızla” dediler. Okuyanlar, okumayanlara, duyanlar, duymayanlara söylesin 6 Nisan 2024 Bahçecik köyündeyiz… Mutlu kalınız…