1.Giriş
Günümüzde bilgi teknolojileri ve iletişim kanalları hızla gelişmektedir. Bu gelişmeler her alanda olduğu gibi bilim alanında da önemli birtakım atılımlara öncülük etmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojisinin gelişmesi ile dünya adeta küçük bir köy haline gelirken, basit bir tabirle insanları birbirine yaklaştırmıştır. Bu gelişmeler sadece insanları birbirine değil aynı zamanda, insanların bilgiye erişmesini de kolaylaştırmıştır. Eskiden kütüphanelerde, kitaplar ve dergiler arasında ciddi zaman ayrılarak, araştırma yapılacak konuyla ilgili taramalar yapılmakta idi. Bazen yapılan bu kaynak taramaları araştırmacıların işine yaramamakta ve zaman kaybına neden olmaktaydı. Bunun yanında her istenilen zamanda ve her yerde tüm kaynaklara ulaşmak mümkün olmamaktaydı. Günümüzde ise bilgi ve iletişim dünyasında yaşanan dramatik gelişmeler ve internetin yaygınlaşması ile insanlar dünyanın dört bir yanındaki kütüphanelere ve kaynaklara sınırsız bir şekilde ve istenildiği anda ulaşılabilmektedir. İnternetin verimli kullanımı ile veri tabanlara oluşturulmuş ve birçok kaynağa ulaşım kolay hale gelmiştir. İnternet sadece kaynaklara ulaşmayı kolay hale getirmekle kalmamış, aynı zamanda kaynaklar içinde hedef odaklı araştırma yapılmasını zamanın etkili kullanılmasını olanaklı hale getirmiştir. İnternet bu haliyle araştırmacılara büyük kolaylıklar ve avantaj sağlamıştır. Yine bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan bu gelişmelerin bilimsel değerlere bağlı kalınarak ortaya çıkan bilimsel araştırmaların bir sonucu olduğu unutulmamalıdır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişme sonucunda sağlanan avantajların yanında birtakım dezavantajlarda ortaya çıkmaktadır. Bu durum, bir kişinin hastalandığında tedavi amaçlı kullanılan ilaçların, faydalarının yanında zararlarının da olması ile benzeştirilebilir. Bu noktada teknolojik gelişmelerin bilimsel anlamda sağladığı faydaların yanında birtakım olumsuzlukların da olduğu ortadadır. Bu olumsuzluklar bilime ve bilim dünyasına da zarar vermektedir. Bilimsel araştırmaları gerçekleştirenler teknolojiyi kendi çıkarları doğrultusunda etik dışına çıkarak kullanabilmekte ve böylece hem ahlaki hem de etik kurallar ihlal edilmektedir. Bu noktada, bir tez- antitez yaklaşımı ile bilim dünyası bu olumsuz durumlara karşı duyarlı hale gelmiş ve bilim etiği konusunda daha hassas bir tutum içerisine girmişlerdir. Yine bu noktada, bilimsel araştırma süreçlerinde ortaya çıkan etik dışı davranışların sadece bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sonrasında ortaya çıktığı gibi bir durum söz konusu değildir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi öncesinde de bilimsel araştırmalarda etik dışı tutum ve davranışlar gözlemlenmekte idi ancak teknoloji sağladığı kolaylıklardan ötürü sadece bu davranışların artış göstermesinde etki eden bir faktör olmuştur.
Bilim etiği, zaman içerisinde yaşanan çevresel faktörlerdeki değişim ve gelişme sonucu ortaya çıkan bu olumsuz hususlara dikkat çeken ve özen gösteren özel bir çalışma alanı haline gelmiştir. Bilimsel araştırma süreçlerinde ortaya çıkan etik dışı davranış ve tutumlar bilim camiası tarafından kabul görmeyecek, tasvip edilmeyecek ve dışlanacaktır. Ancak bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışların tespitine yönelik farklı bakış açıları da mevcuttur. Yani bazı davranış biçimleri kim çevrelerce bilim etiğine aykırı görülürken kimi çevrelerce de etik dışı bir davranış olarak görülmeyebilmektedir. İşte bu durum, etik tutum noktasında birtakım davranışlar için bazı gri alanların oluşmasına neden olmaktadır. Uluslararası bilim çevreleri tarafından sınırları net bir biçimde çizilen etik dışı davranışlar tanımlanmış olup, bu davranışlar tüm bilim camiası tarafından kesin bir etik dışı davranış olarak kabul edilmiştir ve karşılıklarında yaptırım uygulanması öngörülmüştür. İşte bilim etiği, bu sorunların ortadan kaldırılması ve gerekli önlemlerin alınmasına yönelik çalışmalara temel oluşturmaktadır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bilim ve etik kavramlarının tanımlanması zaruridir.
2.Bilim ve Etik
Bilim ve etik kavramları birbirleri ile yakından ilişkili kavramlardır. Bu kavramlardan birinin teorik olarak tanımlanması diğerinin anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Basit anlamda bilim, insanlığın varlığı ile beraber insanoğlunun çevreyi ve doğayı keşfederek, ondan istifade etmek ve hayatı kolaylaştırmak için ortaya koyduğu irade ve mücadelelerin tamamıdır. Yani bilim, aslında bilgiye dayanan bir keşif sürecidir. Bir başka tanımında ise bilim; insanların kendilerini ve etraflarında var olan her şeyi anlamak ve anlamlandırmak, birbirleri ile ilişki ve etkileşimlerini incelemek ve gözlemlenebilen tüm olayları akıl ile izah edebilmek için kullandıkları yöntem ve etkinlikler ile insanlığın en başından bugüne değin elde edip biriktirdikleri bilgilerin tümü olarak tanımlanabilir. Kısaca bilim; geçmişi, bugünü ve geleceği doğru düşünme ve sistematik çalışma ile keşfeden sorumlu ve şeffaf bilgi edinme sürecidir.
Etik, insanların genel kabul gören doğru davranış normlarının belirlenmesi için ahlak ilkelerinin, davranış form ve şekillerinin, görevlerinin ve mecburiyetlerinin belirlenmesinde kullanılan kurallar bütünüdür. Etik kurallar çerçevesinde belirlenen sınırların insanlar tarafından aşılmaması, ilke ve kurallara uyulması gerekirken, kaçınılması gereken davranışlardan da uzak durulması gerekir. Etik kural ve sınırların, geniş bir kesimce benimsenmiş olması, bunlara uyumu ve uyulmaması noktasındaki duyarlılığı etkileyecektir. Ayrıca etik, genellikle yasalar gibi değildir hatta ondan farklı olarak yazılı ve mutlak yani değişmez koşullar içermez. Etik aynı zamanda dinamik bir kavram olarak zamana, değişen ve gelişen şartlara, toplumsal ihtiyaç ve bilimsel gelişmelere dayalı olarak değişim ve dönüşüm içerisinde olabilir. Etiğin farklı bir tanımı ise, insanlar arası ilişkilerde meydana gelen değişim ve dönüşüm sonucu ortaya çıkan normatif değer problemlerine odaklanan ve bu hususla alakalı ilkeler belirleyen bir konudur. Etik, tüm insanlar ve toplumlar tarafından benimsenen bir evrensel değerler manzumesidir
Etik ve ahlak kavramları sıklıkla birbirleri yerine kullanılmaktadır ancak etik ve ahlak kavramları arasında çok ince ayrımlar vardır. Bu ayrımlar göz önüne alındığında bu iki kavramın farklı bir şekilde ele alınması gerektiği görülecektir. Birbirleri yerine sıklıkla kullanılan etik ve ahlak kavramları aynı olmamakla birlikte, etik kavramı ahlak kavramına da içinde alan daha geniş bir kavram olarak karşımızda durmaktadır. Ahlak, en basit haliyle iyi ve doğruya yönlendiren davranışlardır. Ahlak normlarının amacı, kişinin kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışırken, toplumun çıkarları zedelemeden bunu yapmasını sağlayan kurallar bütünü oluşturmaktır.
Bilim ve etiğe ilişkin bu tanımlamalardan sonra, iki kavramın birbirleri ile olan bağı açıkça ortaya çıkmaktadır. Etik, bilim için çok önemlidir. Etik değerler gözetilmeksizin, bilim olmayacaktır. Bilim için yapılan tanımlamaların ortak noktası insanların yararlanabileceği bilginin üretilmesi sürecidir. Bilgi üretim süreci olan bilimsel çalışmalarda araştırmacılar, etik sorumluluklarının bilinci ile hareket etmek zorundadır. Etik kurallar gözetilmeksizin yapılan bilimin yani bilimsel araştırmaların ise insanlara faydadan ziyade bazı durumlarda olumsuz yansımaları olabilmesi muhtemeldir. Bu sebeple bu iki kavramın birlikte tanımlanması gerekmektedir. Yani karşımıza bilim etiği diye bir kavram çıkmaktadır.
Bilim etiği, bilimsel araştırma süreçlerinde ortaya çıkan etik dışı tutum ve davranışlar yani bilim ahlakı ve değerleri ile uyumlu olmayan sorunlar ile bu sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik ileri sürülen çözüm önerilerinin tartışıldığı bir çalışma alanı olarak ifade edilebilir. Aynı zamanda bilimsel araştırma etiği, tüm bilim insanlarının araştırmalarını gerçekleştirirken dikkat etmesi gereken öncelikle ahlaki sorumluluklar sonrasında ise bilimsel ilkeler kuralların tamamıdır. Bilimsel etik, sadece bilim üretenler tarafından değil, aynı zamanda bilimsel üretim sürecinde yer alan diğer tüm paydaşları da kapsayan bir ilke ve değerler bütünüdür. Bu bağlamda Türkiye Bilimler Akademisi (2002) tarafından bilim etiğindeki temel ilkeler şu şekilde sıralanmıştır:
-
Bilimsel Yöntemlerin Dışına Çıkılmaması ve Gerçeğe Uygun Davranılması
-
Bilimsel Araştırma Sürecinde Deneklere ve Katılanlara Zarar Verilmemesi
-
Araştırmacıların Sorumlu Davranması
-
Araştırmayı Yapanların İsimlerinin Çalışmada Eksiksiz Yer Alması
-
Bilimsel Yayın Kurallarına Uygun Kaynak Gösterilmesi
-
Araştırmacıların Bilim Hayatı Boyunca Etik Kurallar Dışına Çıkmaması ve Çıkılmasına Müsaade Etmemesi
3.Bilimsel Araştırma ve Yayın Süreci
Bilim; yöntem temelli olarak gerçekliğe dayanan, gözlem ve düşünce vasıtasıyla sorgulanabilir bir biçimde sistematik olarak bilgi edinme sürecidir. Bu açıdan bakıldığında, bilimin temelinde araştırmanın olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Bu bağlamda, araştırmanın kavramsal tanımlaması ve bilimsel araştırmanın ne olduğunun ortaya konulması gerekmektedir.
Araştırma kavramı çok farklı biçimlerde ifade edilmekte ve insanlarca da farklı form ve şekillerde anlaşılmaktadır. Artık günümüzde sosyal medya ve internetteki arama motorları kullanılarak yapılan her türlü merak giderme çabaları da laboratuvarda deneklerle ya da sosyal alanda katılımcılarla yapılan bilimsel çalışmalar ve çabalar da araştırma olarak nitelendirilmektedir. Halbuki, bilimsel anlamda araştırma; insanlığa yarar sağlama amacıyla ortaya çıkan ya da gözlemlenen sorunların çözülmesi için bilimsel süreçlerin işletilmesidir. Bu bilimsel süreç; bilim metodolojisine bağlı kalınarak düzenli ve sistematik olarak verilerin toplanması ve analiz edilmesi, analiz bulgularının yorumlanarak sonuçların rapor edilmesi ile doğru, güvenilir ve sorgulanabilir çözümler üretilmesini içerir.
Bilimsel araştırma ise bir araştırmacının bilimsel süreçleri izleyerek bir problemi ele alması ve bunun neticesinde güvenilir, açık, şeffaf ve sorgulanabilir sonuçlar üretmesidir. Bilimsel araştırma sonucunda üretilen sonuçların raporlanması önemli bir aşamadır. Bilimsel araştırma süreci karmaşık ve çok yönlü bir süreçtir. Bu süreç aynı zamanda yapılan araştırmaların sonuçlarının paylaşımını gerektirir. Bu noktadan bakıldığında bilimsel yayın süreci en önemli adımlardan birini oluşturmaktadır. Bilimsel gelişim açısından bakıldığında ise yapılan araştırma sonucunda ortaya çıkan yeniliklerin duyurulmasında bilimsel yayın sürecinin şüphesiz çok mühim bir katkısı bulunmaktadır. Bu doğrultuda ortaya koyulan hedef odaklı ve kaliteli çabanın gözle görülebilir somut sonuçları, akademik literatürde hem bugün hem de gelecekte araştırmacıların katkıları ile ortaya çıkacaktır. Bu yüzden bilimsel yayın süreci çok önemlidir. Bu süreç, bilimsel araştırma vasıtasıyla literatüre katılan her yeni fikrin ve buluşun insanlara sağlayacağı yararın hızla aktarılmasına katkı sağlayacaktır.
4.Bilimsel Araştırmalarda Etik Dışı Davranışlar
Bilimsel etik ile bilimsel araştırmalarda uyulması gereken ilke ve kurallar birbirleri ile örtüşen kavramlardır. Bilimsel bir yayının etik açıdan iyi sayılabilmesi için en başından en sonuna kadar bilimsel değerlere sıkı sıkıya bağlı kalınması gerekmektedir. Özellikle, yazım aşamasında sorumluluk bilinci ve ahlaki ilkelere uyumlu olarak etik kurallara uyulmalıdır. Çünkü bilimsel araştırma sonucu ortaya konulacak olan bilginin; insanlara, çevreye, topluma ve yine bilimin kendisine yansımaları olacaktır. Bu bağlamda bilimsel bir yayının yine bilimsel açıdan bir değer ifade edebilmesi için insanların davranış biçimlerine, bilimsel misyonlara ve bilim etiğinin gerektirdiği kısıtlara uygun olması çok önemlidir.
Bilimde etik dışı davranış, bilimsel kurallara uyulmaması, bilimsel değerlere bağlı kalınmaması ve etik sorumluluk bilincinden uzak durulması şeklinde ifade edilebilir. Geniş bir perspektifte bilim literatürüne bakıldığında ise, bilimsel araştırmalardaki etik dışı davranışlar değişik şekillerde ortaya çıktığı görülmüştür. Bilimsel araştırma ve yayınlarda ortaya çıkan etik olmayan davranışlar:
-
Bilimsel yanıltma ve çarpıtma
-
İntihal ya da aşırma
-
Bilimsel yazım kurallarına uymama
-
Uydurma, sahtecilik ve yalan yazma
-
Bilimsel bir çalışmanın yinelenen yayını ya da Duplikasyon
-
Ortak yapılan araştırmalarda ahlaki davranılmaması
-
Disiplinsiz Araştırma
Bilimsel yanıltma ve çarpıtma araştırmanın değerini, geçerliliği ve güvenilirliğini azaltan tüm girişimler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum genel anlamda iradi olarak ortaya çıkar ancak bazen araştırmacının tecrübesiz ve bilgisizliğinden kaynaklı olarak az da olsa gayri iradi olarak da ortaya çıkabilir. İntihal ya da aşırma; başka kimselerin fikirlerini, görüşlerini bilgi kaynağını göstermeden ve atıf yapmadan, kasıtlı ya da farkında olarak ya da bilinçsizce alıp kullanmak ve kendi kişisel düşüncesi gibi sunmaktır. İntihal ya da aşırmacılık ile başta bilim çevresi olmak üzere insanlar aldatılmaktadır ve bu işin iradi ya da gayri iradi olarak yapılmış olması bu davranışın etik dışı olması niteliğini etkilemez. Bilimsel yazım kurallarına uymama, araştırmalarda kullanılmak üzere belirlenmiş yazım kurallarına iradi olarak olabileceği gibi gayri iradi olarak da uyulmayarak araştırmanın bilimsel değerinin ortadan kaldırılması sonucunu doğuran bir davranıştır. Uydurma, sahtecilik ve yalan yazma; olmayan bir bilgi sanki varmış gibi ya da çalışmanın bulgularının gerçekte olandan farklı bulunmuş gibi sunulması veya verilerin manipülasyonu şeklinde kendini gösteren etik dışı bir davranıştır. Ayrıca bir araştırma sonucu elde edilen bulguların bir kısmının sunulmaması ya da gizlenmesi de bu davranışa örnek verilebilir. Bilimsel bir çalışmanın yinelenen yayını ya da duplikasyon, bazen araştırmacıların yaptıkları bir araştırmayı birden fazla yerde yayımlamak için göndermeleri biçiminde ortaya çıkmaktadır. Ortak yapılan araştırmalarda, genellikle çalışmanın sunumunda isimlerin sıralanmasında adil davranılmaması durumu ile karşımıza çıkar. Ortak yapılan araştırmalarda, araştırmacıların isimlerinin unvanlarına bakılmaksızın her birinin araştırmaya ne derece katkıda bulunduğu dikkate alınarak yazılmaması bir etik sorun olarak ortaya çıkar. Araştırmacıların isimleri, araştırmaya en çok katkıda bulunandan en az katkıda bulunana doğru sıralanarak yazılmalıdır. Disiplinsiz araştırma durumu, araştırmacının kötü niyetli olmaması ile birlikte genellikle tecrübesiz ve araştırma yapma disiplinine sahip olmamasından kaynaklı, farkında olmadan yaptığı bilimsel araştırma kuralları dışı fiil ve davranışlardır.
Bilimsel araştırmalarda etik davranışlar, bilimsel intihal veya aşırma üzerinden bilim dünyasında ele alınmakta ve tartışılmaktadır. Bilimsel araştırmada intihal ya da aşırma ise dört alt başlık altında tartışılmaktadır. Bunlar: tam aşırma ya da intihal, bilimsel korsanlık, kendinden aşırma ya da intihal ve bilinçsiz aşırma ya da intihaldir.
- Tam aşırma ya da intihal: Bir başka araştırmacıya ait çalışmanın tamamının sanki kendisininmiş gibi aynen sunulması ya da yayımlaması tam aşırma ya da intihal olarak tanımlanır.
- Bilimsel araştırma korsanlığı: Başka bir araştırmacının araştırmasını, verilerini ve sonuçlarını ilgili kişiye atıf yapmaksızın veya kaynak göstermeksizin ya da izin gerektiren durumlarda izin almaksızın bir kısmını ya da tamamını kendi çalışmasında kullanmak ya da kendi araştırması gibi sunmak biçiminde ortaya çıkan bilimsel aşırma ya da intihal bilimsel araştırma korsanlığı olarak adlandırılmaktadır.
- Kendinden aşırma ya da intihal: Söz konusu bilinçli etik dışı davranış, kişinin kendi eserlerinden aşırma ya da intihal yapması şeklinde gerçekleşebilir. Bu durum, kendinden aşırma olarak adlandırılmaktadır. Kendinden intihal, araştırmacının geçmişte yaptığı bir çalışmasının revize edilerek tamamının ya da bir kısmının başka bir çalışmada bilimsel atıf kurallarına uygun davranılmadan kullanılmasıdır. Bir tür kendinden intihal durumu olan dilimleme diye de adlandırılan durum ise yine bir araştırmanın bilimsel bütünlüğü bozacak şekilde birden fazla parçaya ayrılarak birden fazla yayın yapmak maksadıyla davranılması sonucu ortaya çıkmaktadır.
- Bilinçsiz aşırma ya da intihal: Kötü niyetli olmayan araştırmacının tecrübesizlik ve bilimsel alana olan hakimiyet eksikliğinden, bir konu üzerine yaptığı okumalardan kaynaklı olarak, bir başkasına ait fikri bir müddet sonra kendisinin düşünmüş ve ortaya koymuş olduğu fikrine kapılarak yaptığı intihaldir.
-
Bilimsel Araştırmalarda Etik Dışı Davranışların Nedenleri
Bilimsel araştırma süreçlerinde etik dışına çıkılarak kurallara aykırı davranılması ve sorumsuzca hareket edilmesine etki eden birbirinden farklı çokça faktörler sıralanabilir. Bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışlarda bulunulmasının en başta gelen nedenleri; araştırmacıların yeterli araştırma eğitimi görmemiş olması, araştırma disiplini edinememiş olması yani disiplinsiz çalışması ve sorumlular tarafından yeterli ölçüde denetlenmemesi olarak sayılabilir. Bilimsel araştırma süreçlerinde etik dışı davranışların görülmesi araştırmacının kişisel nitelikleri kaynaklı olabileceği gibi, toplumun yapısı, ahlaki normlar ve ekonomik sebeplerden de ortaya çıkmış olabilir. Bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışın nedenlerini genelleştirerek sıralarsak:
-
Araştırmacılara bilimsel kariyer süreçlerinin başlangıcında bilimsel araştırma eğitiminin ve disiplininin verilmemesi ve bilimsel araştırma etiğinin öğretilmemesi,
-
Araştırmacıların yeterli bilgi ve birikim düzeyine sahip olmadan, acele ederek, çeşitli güdülerle, hırs yaparak araştırma yapmaya kalkışması ve bilimsel araştırma etiğinin çiğnenmesi,
-
Kariyerlerinin başında araştırmacıların deneyim eksikliğinden kaynaklı ihmalkâr ve özensiz davranmaları,
-
Araştırma sayısı ve bilimsel saygınlık arasındaki pozitif ilişki yanılgısına düşülmesi,
-
Bilim insanlarının yaptıkları araştırma sayısına göre aldıkları maddi desteklerin, araştırmacıları hızla yayın yapmaya zorlanması,
-
Bilimsel araştırmaların nitelikleri yanında niceliklerinin de akademik yükselmelerde önemli olması,
-
Teknolojik gelişmeye bağlı olarak intihal ya da aşırmanın kolay bir biçimde yapılabilmesinin olanaklı olmasıdır.
Bu davranış biçiminin nedenlerine bakıldığında aslında iki husus ön plana çıkmaktadır. Bunlardan ilki, bilimsel araştırma yapanlara ve yapacaklara verilmesi gereken bilim felsefisi ve araştırma etiğine yönelik eğitim eksikliğidir. İkincisi ise, insan doğasından kaynaklanan maddi ve manevi temelli hırs ve isteklerdir. Nitekim bir alt basamak olarak üniversite öğrencilerine yönelik yapılan çalışmanın sonuçları ilginçtir. Stubbings ve Brine (2003) tarafından yapılan çalışmada, üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin aşırma ya da intihali bilinçli ya da kasıtlı olarak değil bunun uygun bir davranış olmadığını bilmeden, özensizlik sonucunda yaptıkları ve bu nedenle üniversitenin ilk yıllarında intihale daha çok başvurulduğu görülmüştür. Bu noktada araştırmacılar; üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin intihal yapma nedeninin; nasıl atıf yapılacağını konusundaki bilgi eksikliğinden, araştırma yapma becerilerinin zayıf/gelişmemiş olmasından, bilgiye ulaşma ve ulaşılan bilgilerin çalışmalarda nasıl kullanılacaklarına ilişkin bilgisiz olmalarından, zamanı etkin kullanamama ve zamanın yönetilememesinden ve maddi zorluklar ve not baskısından kaynaklandığını ortaya koymuşlardır.
-
Bilimsel Araştırmalarda Etik Dışı Davranış ve Dijitalleşme
Bilimsel bir araştırmanın saygınlığı ve güvenilirliği, bilimsel misyonlara ve bilim etiğinin gerektirdiği kısıtlara uygun hareket edilmesine bağlıdır. Bilimsel bir araştırmanın etik açıdan iyi sayılabilmesi için hem araştırma aşamasında hem de raporlanması sürecinde bilimsel ilke ve kurallara riayet edilmesi ve bilimsel değerler olan doğruluk, dürüstlük ve sorumluluk bilinciyle hareket edilmesi gerekmektedir. Bilimsel araştırmalarda bulunanların güvenilir insan olma nitelikleri, ortaya koydukları araştırmaların insanlığa sağladığı faydaların somut karşılıklarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bilimsel araştırma yapan kişiler, yaptıkları bu işin doğası gereği daha fazla dikkatli, özenli ve sorumluluk sahibi olarak hareket etmelidir. Araştırmacının sahip olması gereken sorumluluk hem düşünsel hem de davranışsal düzeylerde araştırma ve yayın etiği temelli bir sorumluluktur. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler, bilimsel araştırmalarda etik sorunları artıran bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel araştırmalarda etik sorunu, teknolojik gelişmelere paralel olarak hızla artmaktadır. Bilimsel anlamda büyük sorunlara neden olan bu durum, bilimsel araştırmalarda güvenilirlik açısından önemsenmesi ve çözülmesi gerekli bir problemdir.
Teknolojinin getirdiği imkânların, bilimsel intihal ya da aşırmayı daha kolay hale getirmesi eğitim ve araştırma süreçlerinde önemli bir dezavantaj ve sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Kopyacılık, sahtecilik veya intihal ya da aşırmacılık bilimsel araştırma yapanlar açısından yüzyıllardır var olan bir sorundur. Ancak sorun bilgi iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler ile birlikte internet kullanımının yaygınlaşması ve günlük yaşama girmesiyle birlikte oldukça ileri boyutlara taşınmıştır. Yani bilimsel araştırma süreçlerinde zaten var olan etik dışı davranışların artması ve hızlanması teknolojik gelişme ile birlikte olmuştur.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi neticesinde internet aracılığı ile veri kaynaklarına erişimin yaygınlaşması ve kolaylaşması sonucu bilimsel intihal ya da aşırma ve bilimsel kopyacılık günümüzde oldukça kolay hale gelmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişim süreci öncesinde bilimsel araştırma süreçlerindeki intihal ya da aşırmacılık kolay ortaya çıkan bir davranış biçimi değildi çünkü ciddi emek gerektirmekteydi. Potansiyel intihalciler ya da aşırmacıların kaynaklara erişimi sınırlı idi. Bunun yanında sınırlı olarak ulaşılabilen kaynaklar dijital ortamda değil ancak basılı olarak bulunmaktaydı. Bununla birlikte, kaynakların basılı olması ve sınırlı sayıda olmasından dolayı diğer araştırmacıların ve intihal davranışı denetleyebileceklerin kaynaklara hakimiyeti de üst seviyede idi. Bu nedenle yapılan bir aşırmanın ya da intihalin tespiti daha kolaydı. Ancak günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşması ile sayısız kaynaklara dijital ortamda çok kısa sürede ulaşılabilmekte ve bu kaynaklardan kolayca intihal ya da aşırma ve kopyacılık yapılabilmektedir.
Bilgi ve iletişim teknolojileri bağlamında internetin bilimsel araştırma süreçlerine sağladığı kolaylıklar da bilimsel gelişime katkı sağlamaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi ve internetin yaygınlaşması sonucu bilimsel araştırma süreçlerinin nasıl şekillendiğinin en güzel örneği kütüphanelerin dijitalleşmesidir. Bu konuda önemli bir örnek akademik yayınların dijital ortamda erişilebilir hale getirilmesidir. Artık internetin olduğu her ortamda araştırmacılar; akademik kitaplar, dergiler ve veri tabanlarına kolayca ulaşabilmektedir. Elektronik ortamda sağlanan bu kolaylık bilimsel gelişmeye olumlu katkılar sunmaktadır. Artık yer ve mekân fark etmeksizin ve araştırma kurumlarının sağladığı yerleşik imkanların sınır oluşturmadığı bir çevre hakimdir. Araştırmacılar, internet aracılığıyla en yeni bilimsel yayınlara anında ulaşabilmekte ve faydalanabilmektedir. Nitekim ülkemizde TÜBİTAK bilim insanlarına kolaylık sağlamak amacıyla çok sayıda elektronik kaynağa ulaşımı araştırmacıların kullanımına sunulmasına öncülük etmektedir.
İletişim teknolojileri ve internetin gelişimi ve insanların bunlara ulaşımının kolaylaşması bilimsel ilerlemeye yadsınamaz katkılar sağladığı bir gerçektir. Yayın süreci açısından bakıldığında; elektronik yayıncılık geleneksel yayıncılığa göre birtakım kolaylıklar sunmaktadır. Örneğin; yayın yapacak olan kurum ya da şirket, yayın sahibi araştırmacı, editör ve araştırmayı değerlendiren hakemler arasındaki tüm yazışma ve görüşmeler, araştırmaların kontrol amacıyla incelenmesi ve düzeltilmesi gibi tüm süreçler dijital ortamda gerçekleştiğinden, bir araştırma makalesinin, raporun veya kitabın değerlendirme sürecinin en başından yayınlanmasına kadar olan süre oldukça kısalmakta ve zaman açısından büyük avantaj getirmektedir. Fakat her şey göründüğü kadar olumlu değildir. Teknolojinin sağladığı bu avantajlar aynı zamanda sıkıntıları da beraberinde getirmektedir. Dijital anlamda yayın sürecinin başlaması, dijital intihalciliğin ya da aşırıcılığın ortaya çıkmasına neden olan en önemli etkendir. Teknolojik gelişme bilimsel araştırmalarda intihal ve aşırmayı da kolaylaştırmaktadır. Basılı kaynakların dijitalleşmesi ile internetin sağladığı kolaylıklar, elektronik kaynakların elde edilmesi ve kopyalanmasını çok basit hale getirmesi nedeniyle bilimsel korsanlık ve intihale kapı aralamıştır. Nitekim yayınlanma süreci devam ederken bilginin, kopyalanma veya çalınma riski yazarları bu konuda temkinli davranmaya yönelten bir neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte, bu sorunun yayın sürecinde ortaya çıkması durumunda bu konuda bir şeyler yapmak güçleşmektedir. Bu durumdan dolayı, bilim insanları fikirlerinin çalınarak kullanılması tehlikesinden ötürü, bilimsel çalışma yapmak konusunda isteksiz hale dahi gelebilmeleri olasılık dahilindedir ve bu durum bilimsel gelişimi olumsuz yönde etkileyebilecektir.
Bilimsel araştırma süreçlerinde bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişme sonucunda ortaya çıkan intihal ya da aşırma ve kopyacılığa karşı en etkili önlemler yine internet ve bilgi iletişim araçlarını kullanmak yoluyla sağlanabilecektir. Yani teknolojik gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan avantajlar ve dezavantajlar yine teknoloji kullanılarak çözüme kavuşturulabilir. Bu konuda özellikle ABD, Avrupa ve ülkemizdeki üniversitelerde etik dışı davranışları denetleyebilecek birimler oluşturularak kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. Bu bağlamda bilimsel intihal ve aşırmayı tespit edebilecek programlar geliştirilmekte ve kullanılmaktadır. Bu süreç; yapılan bilimsel çalışmaların bir veri tabanına yüklenmesi ile gerçekleştirilmektedir. Yeni yapılan çalışmalar bilgisayar programları aracılığıyla taranmakta ve intihal sayılabilecek düzeyde benzerlik olup olmadığı belirlenmektedir. Bu çözüm yolu artık son dönemde sık kullanılan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu dışında teknolojik anlamda intihali engelleyecek çalışmalar halen devam etmektedir. Buna örnek olarak, son dönemde yapay zekanın desteği ile, bilimsel araştırma süreçlerinde yapılan etik dışı davranışların tespitine yönelik programların geliştirilmesi verilebilir.
7.Bilimsel Araştırmalarda Etik Dışı Davranışların Önlenmesi ve Çözüm Yolları
Dijital aşırma ya da intihal ve teknolojik temelli kopyacılık genelde bilimsel araştırma yapılırken ortaya çıkmaktadır. Bu durum teknolojik gelişmelere paralel olarak hız kazanmıştır. Teknolojik gelişmeler literatüre dijital aşırma kavramını girmesine neden olmuştur. Dijital anlamda intihal son zamanlarda en sık görülen aşırma biçimidir. İntihal veya aşırma ve kopyacılık etik dışı olan yasaklı bir davranıştır. Bu etik dışı davranışın nedenlerinin iyi bilinmesi bu soruna karşı oluşturulacak çözüm önerilerine ışık tutacaktır. Bu sorunlara getirilecek çözüm önerileri, intihal ya da aşırmacılığı belki ortadan kaldırıp sıfırlamayacaktır ancak en aza indirecektir. Ancak bu problemlerin çözülmesine yönelik çalışmalar ve öneriler, bilimsel araştırma süreçlerinde ortaya çıkan intihal ya da aşırmanın önlenmesi için kollektif bir dayanışmayı gerektirmektedir. Bir başka deyişle, bu soruna yönelik çözüm önerileri farklı yollardan desteklenmelidir. Bu bağlamda hem geleneksel hem de dijital aşırma konusu ele alınacak olunursa, öncelikle yapılacak olan şey, bilimsel intihal ya da aşırmaya engel oluşturulacak teknik ve teknolojik alt yapının hızla oluşturulmasıdır ancak bu tek başına yeterli olmayacaktır.
Bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışların önlenmesi için etik dışı davranışların ve nedenlerinin neler olduğu dikkatlice analiz edilmelidir. Bu analiz yapıldıktan sonra, insanların öz denetim mekanizmalarına etik davranma konusu işlenmelidir. Bu bağlamda bilimsel araştırmalarda intihal veya aşırma ve kopyacılığın engellenmesinde iki ana başlığın önemli olduğu değerlendirilmektedir. Bu iki hususun etik dışı davranışların engellemesine yönelik yapılacak en temel ve en etkili yöntemler olduğu düşünülmektedir. Bunlar:
-
Araştırmacılara bilim felsefesi, ahlakı ve etiği açısından yeterli eğitimin verilmesi
-
Araştırmacılar üzerindeki her türlü baskıyı azaltmaya yönelik önlemlerin alınması
Bu noktada dikkat edilmesi gereken, belirlenen yöntemlerin etik dışı davranış ortaya çıkmadan müdahale edilmesini öngörmesidir. Bu anlamda bilimsel araştırma etiği eğitiminin verilmesi en önemli noktadır. Ancak bu eğitim, bilim felsefesi ve bilim ahlakı eğitimi ile desteklenmelidir. Etkili bir eğitim süreci uygulaması ve araştırmacıların üzerindeki baskıların azaltılması bilimde sahtekârlığın önlenmesine etkili katkılar yapacağı şüpheden uzaktır.
Bilimsel araştırma süreçlerinde etik dışı davranışların önlenmesinde araştırma kurumları bireysel olarak önlem almalı ve bunun yanında kollektif bir uygulama süreci geliştirilmelidir. Bilimsel araştırma yapılan kurum ve kuruluşlar etik dışı davranışların önlenmesi için öncelikle kural ve ilkeler belirlemeli, gerekli teknolojik ve diğer altyapıları oluşturmalı ve etik dışı davranışı denetleyen şeffaf ve hesap verilebilir kurullarını oluşturmalıdır. Ülkemizde TÜBİTAK, bilimsel araştırma alanında sahtekârlığın engellemesine yönelik çalışmalar yürütmektedir. TÜBİTAK bünyesinde kurulan “Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu” bu oluşumlara örnektir. Bu kurullar, en büyük araştırma kurumları olan üniversiteler bünyesinde de oluşturulmuş ve faaliyet göstermektedirler. Ayrıca TÜBA tarafından 2006 yılında “Bilim Etiği Kurulu” oluşturulmuştur.
Tüm bu öneriler bilimsel araştırma süreçlerindeki etik dışı davranışları önlemeye yardımcı olacaktır. Bunlar bu sorunun çözümü için gerekli ancak yeterli değildir. Bu anlamda, etik olmayan davranışların ve aşırmanın ya da intihalin engellenmesi doğrultusunda ülkeler yasal yaptırımlar uygulamaktadırlar. Ülkelerce kabul edilen bu yaptırımlar, etik dışı davranış ve intihalin değişen toplum koşullarına ve gelişen bilgi ve iletişim teknolojisine bağlı olarak sürekli gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu yasal yaptırımların zaman içerisinde değişimi ve yenilenmesi karşılaşılan etik sorunların önlenmesi bakımından önemli görülmektedir. Uygulanması pek arzu edilmeyen fakat bilimsel araştırmalardaki etik dışı davranışları önlemede caydırıcı olacağı düşünülen yasal yaptırımlar uygulanması ile araştırmacıların bilimsel sahtekârlığa başvurmalarına bir engel oluşturulacağı beklenmektedir. Bu gibi durumlar meydana geldiğinde öncelikli olarak, araştırmacının bağlı bulunduğu kurum dahilinde bazı yaptırımların uygulanması gerekmektedir. Ardından bu hususun adli makamlara intikal ettirilmesi gereklidir. Hukuki yaptırım uygulaması etkili olduğu takdirde bu cezalar etik dışı davranışlar üzerinde caydırıcı olacaktır.
Bilimsel araştırma süreçlerindeki etik dışı davranışların cezalandırılmasında öncelikli olarak bağlı bulunan kurumun yaptırım uygulaması beklenmektedir. Bunun önemli nedenlerinden biri, araştırmacının bağlı bulunduğu kurumun bilim camiasında adının lekelenecek olması yanında kurumun saygınlığının ve güvenilirliğinin zarar görecek olmasıdır. Bir bilimsel araştırma kurumunda, bilimsel araştırma sürecinde etik dışı davranış ya da etik ihlali yapıldığı ortaya çıktıktan sonra kurum yöneticilerinin ve bu durumla ilgili uygulaması gereken bazı kurallar şu şekilde sıralanabilir:
-
Suçu sabit görülen araştırmacının yazılı istifasının istenmesi
-
Suçu sabit görülen araştırmacı ya da araştırmacıların kurumla ilişiğinin kesilmesi
-
Etik ihlalin tespit edildiği araştırmanın başka bir yerde sürdürülmesi veya yayınlanmasının engellenmesine yönelik tedbir alınması
-
Suçu sabit görülen araştırmacının belirli bir süreyle mali desteklerden menedilmesinin sağlanması
-
Etik ihlali olan araştırma için sağlanmış olan mali desteklerin geri alınması
-
Suçu sabit görülen araştırmacıya belirli bir süre idari görev verilmemesi ve varsa uhdesinde bulunan idari görevlerinin iptali edilmesi
-
Suçu sabit görülen araştırmacının, üyesi bulunduğu ulusal/uluslararası bilimsel dernek ve birliklere adayın etik dışı davranışı konusunda bilgi verilmesi
Bu kurallar, bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışın azaltılmasına yönelik kurumlar bazında uygulanabilecek yaptırımların bir kısmıdır. Bu kurallar, etik ihlalinde bulunan araştırmacının fiili dikkate alınarak bireyselleştirilmiş yaptırımlar biçiminde uygulanmalıdır. Araştırmacının kurumla ilişiğinin kesilmesinden sınırlı süre ile bazı haklardan yararlandırmasının engellenmesine kadar geniş bir yaptırım seçeneğinin bulunması bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışların önüne geçilmesinde faydalı olacaktır.
Bilimsel intihal ya da aşırmacılık, kopyacılık, sahtecilik yani etik ihlali ortaya çıktığında adli açıdan uygulanması gereken yaptırım ve ceza-i müeyyideler belirlenmiştir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71. maddesinde eser sahibinin manevi, mali veya bağlantılı haklarına tecavüz suçları ve bu suçlara uygulanacak ceza ve yaptırımlar düzenlenmiştir. Kanunun ilgili maddesine göre: “Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi halinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adli para cezasına hükmolunamaz. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükümleri anılan kanunun 2-5. fıkralarında gösterilmiştir. Bununla birlikte, Türkiye’de bilimsel araştırma denilince akla gelen akademik alandaki bilimsel aşırma ya da intihal fiiline yönelik olarak Yükseköğretı̇m Kurumları Yönetı̇cı̇, Öğretı̇m Elemanı ve Memurları Dı̇sı̇plı̇n Yönetmelı̇ğı̇’nin 11. maddenin n fıkrasında “kamu görevinden çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller” arasında “Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek” sayılmıştır.
Sonuç olarak; bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışların sebepleri, bilgi eksikliği, kişisel hırslar ve maddi kazanımlardır. Bu nedenle, öncelikle bilim alanında çalışacak araştırmacılara bilimsel araştırmanın nasıl yapılacağı ve uyulması gereken kuralların neler olduğu konusunda eğitim verilmelidir. Aynı zamanda verilen eğitimler araştırmacıların kişisel hırs ve isteklerle baş etmesi yönünde de çeşitlendirilmelidir. Bu bağlamda bilim camiasında söz sahibi kurumların bilimsel araştırmanın kurallara uygun yapılmasının önemi vurgulaması gerekmekte ve buna yönelik hem bireysel hem de kollektif önlemler almalıdırlar. Nitekim bu kurumlarca, çok yayın yapma çabası ile bilimsel araştırmada etik dışı davranışlara başvurulmasının engellenmesi için ise kaliteli ve bilimsel kurallara uygun yayın yapmanın öneminin deklare edilmesi gereklidir. Nitekim bu önlemler iyi niyetli çabalar olsalar da bilimsel araştırmada etik dışı davranışları önleme noktasında gerekli ancak yeterli değillerdir. Bu yüzden kurum içi bazı cezalar ve hukuksal yaptırımlar gereklidir. Daha önce ifade edilen iyi niyetli çabalar kurum içi cezalar ve hukuksal yaptırımlarla desteklenirse çözüme önemli bir katkı sağlanacağı aşikardır.
Kaynaklar:
Akdeniz Üniversitesi (2020). Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kılavuzu. Erişim Adresi: https://webis.akdeniz.edu.tr/uploads/1028/files/Etik-Kurullara-Başvuru.pdf, Erişim Tarihi: 03.09.2024
Anadolu Üniversitesi (2018). Anadolu Üniversitesi Bilim Etiği Kılavuzu. Erişim Adresi: https://www.anadolu.edu.tr/uploads/anadolu/ckfinder/web/files/4-bilim-etigi-kilavuzu.pdf, Erişim Tarihi: 21.09.2024
Bayet, A. ve Günyol, V. (2000). Bilim ahlakı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Demiray, U. ve Gürcan, H. (2005). Yayın etiği bağlamında elektronik yayınlarda karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri. Selçuk İletişim, 4(1), 5-10.
Erzan, A. (Ed.) (2008). Bilim etiği elkitabı. Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları.
Kansu, E. (2008). Bilimsel yayınlarda etik ilkeler. Türk Tıp Dizini, Sağlık Bilimlerinde Süreli Yayıncılık, 21-26.
Kansu, E. ve Ruacan, Ş. (2002). Bilimsel yanıltmanın günümüzdeki durumu: Türleri, nedenleri, önlenmesi ve cezalandırılması. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, 30(12), 763-767.
Kansu, E. ve Ruacan, Ş. (2000). Bilimsel yanıltmanın türleri, nedenleri, önlenmesi, cezalandırılması. Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi, 712, 4-5.
Kargı, F. (2003). Bilimsel Düşünce ve Araştırmada Etik. Bilimsel Düşünce ve Araştırmada Etik, Kitap içinde (Editör: Güven, H., Gidiner, S.). İzmir: Dokuz Eylül Yayınları.
Okumuş, A. (Tarihsiz). Bilimsel Araştırma Teknikleri. İstanbul Ünı̇versı̇tesı̇ Açık Ve Uzaktan Eğı̇tı̇m Fakültesı̇, Ders Notu: İstanbul.
Schauder, D. (1994). Electronic publishing of professional articles: attitudes of academics and implications for the scholarly communication industry. Journal of the American society for information science, 45(2), 73-100.
Stubbings, R. and Brine, A. (2003). Plagiarism and the role of the library. Library & Information Update, 2(12), 42-44.
TKD (2009). Yayın Etiği. Türk Kardiyoloji Derneği. İstanbul
TÜBA (2002). Bilimsel Araştırmada Etik ve Sorunları. Ankara: TÜBA Yayınları.
Uçak, N. Ö. ve Birinci, H. G. (2008). Bilimsel etik ve intihal. Türk kütüphaneciliği, 22(2), 187-204.
Uzbay, T. (2006). Bilimsel araştırma etiği. Sağlık Bilimlerinde Süreli Yayıncılık 4.Ulusal Sempozyumu.