Bazen ülkelerde uygulanan ekonomi politikaları gelecek kuşaklar için bir ders olur. “Ne yapılmalı” veya “ne yapılmamalı” sorularının cevaplanmasında önemli bir veri sunar.
Türkiye’de 2021 yılından itibaren uygulanan ekonomi politikaları da gelecek kuşaklara ders niteliğinde olan ve “ne yapılmamalı” sorusunun cevabını net biçimde veren uygulamaları kapsamaktadır.
Herşey 2021 yılının Mart ayında başladı
2021 yılının Mart ayında o dönemdeki TCMB başkanı Naci Ağbal yönetimindeki PPK politika faizini yüzde 19’a artırdı. Bu artıştan sonra TCMB başkanı görevden alındı. 2021 yılının Eylül ayından sonra seri politika faiz oranı düşüşleri gerçekleştirildi ve aynı yılın Aralık ayına gelindiğinde ise politika faizi yüzde 14’e düşürüldü.
Politika faizindeki bu düşüşler 2022 yılında da devam etti. Hemen hemen bütün ülkeler yükselen enflasyonla mücadele etmek için politika faizlerini artırırken Türkiye’de politika faizleri daha da düşürüldü. Bir nevi akıntıya karşı kürek çekildi. 2023 yılının Şubat ayında ise yüzde 8.5’e indirildi.
2021 yılının Eylül ayından 2023 yılının Şubat ayına kadar politika faiz oranları sürekli düşürüldü. 2023 yılının Haziran ayında ise yeni yönetim ile birlikte yüzde 15’e yükseltildi. Bu yazının yazıldığı tarihte ise politika faiz oranı yüzde 25. 2021 Eylül ayından 2023 yılının Haziran ayına kadar yaklaşık iki yıl enflasyon artmasına rağmen politika faizleri düşürüldü.
İktisadi temellerden uzak bütün bu seri faiz indirimlerinin sonuçları ise yıkıcı oldu. Kısa sürede enflasyon sıçrarken, kurlar ve piyasa faiz oranları arttı. Politika faiz oranları indirilince herşey arttı, düşen ise sadece merkez bankası rezervleri oldu; hatta eksi seviyelerde rekor bile kırdı.
Şu anda çözmeye çalıştığımız ekonomik sorunlara yol açan bu hatalı politikaların dış piyasalarda rekabetimizin artmasına neden olacak bir ekonomik model kapsamında oluşturulduğu o dönemlerde sıklılıkla ifade edildi. Cari açığın azalacağı, kur ve enflasyonu düşüreceği dile getirildi. Ama gelinen nokta itibariyle ne ekonomik büyümede, ne işsizlik oranlarında gözle görülür bir iyileşme sağlanamadı, hatta cari açık tarihi rekorlara ulaştı. Kurlar rekor seviyelere yükselirken tasarruf sahipleri TL’den uzaklaştı ve her 100 TL mevduatın yaklaşık 70 TL’si döviz ve döviz cinsinden oluşur hale geldi.
Özet olarak 2021’in ortalarından itibaren uygulanan para politikaları ile birlikte gelinen noktada ekonomi adeta uçuruma sürüklendi.
Bu politika neden işe yaramadı?
Bir politikanın işe yaraması demek ekonomik sorunların çözülmesine katkıda bulunması demektir. Bunun için hangi politika aracının hangi durumda ve hangi dozda kullanılacağının belirlenmesi gerekir. Sorunu çözmesi beklenen aracın kullanılmaması ekonomik sorunun ortadan kalkmaması ve hatta sorunun derinleşmesi demektir.
Bir ekonomik sorunu çözmek için politika araçlarını kullanmamak bir marangozun vidayı sıkmak için alet çantasındaki tornavidayı kullanmaması gibidir. Merkez bankalarının elindeki en önemli araç politika faizidir. Oysa bu araç Türkiye’de yaklaşık iki sene sadece adı olan ama işlevi olmayan bir konuma getirilmişti.
Türkiye’de ekonominin düzeltilmeye çalışılan şu anki kötü görünümündeki en büyük etken budur. Yani eldeki en etkin aracın kullanılmamış olmasıdır. Bunun aksine ihtiyati tedbirler gibi aslında tamamlayıcı olması gereken politikalar alternatif politikalar olarak kullanılmış ve böylece ekonomideki fiyatlama davranışları bozulmuştur.
Enflasyon beklentiletine göre doğru biçimde belirlenen bir politika faiz oranı parasal aktarım mekanizması üzerinden ekonomiyi dezenflasyon sürecine sokar. Ayrıca uygun bir politika faizi döviz kurlarındaki artış beklentilerini de azaltarak hem dolarizasyonu düşürür hem de enflasyon eğilimlerini azaltır. İşte Türkiye’de son yıllarda uygulanan politikaların ekonomide büyük sorunlar ortaya çıkarmasının temel nedeni politika faizinin etkinsizleştirilerek para politikasının önemsizleştirilmesidir.
Gelecek kuşakların uzak durması gereken uygulamalar
Son olarak, Türkiye’nin yukarıda kısaca özetlediğimiz bu hatalı politika deneyiminden yola çıkarak gelecek kuşakların uzak durması gereken uygulamaları kısaca bahsedelim.
1- Enflasyonla mücadelede en etkili araç olan politika faizinin etkinsizleştirilmesi ve para politikasının önemsizleştirilmesi
2- Merkez bankalarının bağımsızlığının zayıflatılması.
3- Tali araçların ana araçlar yerine ikame edilmesi
4- Enflasyon bekleyişleri kötüleşirken politika faizinin düşürülmesi
5- Yüksek enflasyondan korunmak için tasarruf sahipleri dövize yönelmesin diye döviz cinsinden tasarruf araçları çıkartılması
6- Ekonomi teorisinden yararlanmayıp deneme yanılma politikalar uygulanması