HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN!
Hadi bakalım kolay gelsin
Bir acayip zor yarış……
Sezen Aksu’nun şarkı sözündeki iki cümlesi ile dile getireceğim zorluğun isabetli özetini..
İnsanoğlu yaşamı boyunca hayatın her alanında sağlık, iş, ekonomik ve refah anlamında, (Hepsi bir arada olmasa da) “Hadi bakalım kolay gelsin, bir acayip zor yarış”ın mücadelesini vermekte..
Benimde bu mücadeledeki yarışım “sağlık” . Ben de % 10-15 arası az gören bir birey olarak bilgilerimi, tecrübelerimi, traji komik durumları siz değerli okuyucularımıza aktarmak ve az görenle görmeyen arasındaki ayrımın bilinmesi kanısındayım.
Konuya girmeden önce asıl bilinmesi gereken ilk önemli unsur Az gören kişiler “Ne Gören Nede görmeyendir.” (Bizimkisi tamda ortada kalmak)
***
Toplumda doğru bilinen yanlışlardan, bireyin engelli olduğunu anlamak için obje kullanması gerekir. Engelli gruplarında engelini belirleyici objeleri olmayan çok sayıda engelli birey var. Hayattaki zor yarışı daha da zorlaştıran GORÜNMEZ ENGELLİLİK tir.
Aslında toplumda insanların engelli bireylere ilk yaklaşımı kendince haklı gibi olsa da durumunu izah ettiğinde bile “BANA BAKIYORSUN ya NASIL GÖRME ENGELLİSİN” diye cümleler kurarlar. İşte tam yerinde bir cümle diyeceğim; BAKMAK ile GÖRMEK farklı şeylerdir.
Hastalığımızın travmaları, sosyo psikolojik durumları, kabullenme süreci bu sıkıntıları yaşarken bilinçsiz toplumun karşısındaki kişinin hassasiyetlerini düşünmeden empati kurmadan hastalığınızın röntgenini çekmeleri.
*Ana Tema*
– Engellilik Nedir?
– Hangi Engelliye nasıl yaklaşılmalı?
– Engelli ile doğru iletişim yöntemleri vb.
Temelden çocuklarımıza bu bilinci aktarmalı ve öğretmeliyiz.
Atalarımız ne de doğru söylemiş
Ağaç yaş iken eğilir.
Bizler kütük olan! ağaçları eğmeye çalışıyoruz.
Taşıma suyla değirmen dönmez.
Bazı günlerde sizleri anlıyoruz demekle hiç olmaz bu işler!
Merhametli, vicdanlı yetişen nesilde ülkenin kalkınması, başarı, dürüstlük, insani değerleri bilmek ve sahip çıkan bir toplum geleceğe de sahiptir ve aktarıcıdır.
Hadi bakalım başlayalım..
* Az Görme Nedir? *
Görme gücünün (görme keskinliği veya görme alanı) gözlük, kontakt lens gibi bilinen yöntemlerle, ilaç tedavisi ya da ameliyatla fonksiyonel görme ya da yeterli düzeye ulaştırılamadığı durumlara; kısıtlamanın derecesine göre körlük veya az görme denir.
Az görme kendi içinde binlerce gruba ayrılıyor. Bu grup içinde bulanık(sisli-puslu), perifer görme kaybı (tünel görüşü) gibi pek çok görme bozukluğu olan hastalar var. Bu sebeple cihazların görme bozukluğuna göre önerilmesi önemlidir.
Görme fonksiyonu diğer tüm duyular gibi bireyin fiziksel ve sosyal çevresi ile bağ kurma ve duyu girdisi sağlamada oldukça önemlidir. Az gören bireyler, fonksiyonel görmedeki yetersizliğe bağlı olarak etraflarındaki cisimleri görme ve algılamada sorun yaşarlar. Bu nedenle çevreden yetersiz bilgi alırlar. Gelişim sırasında zayıf görsel bilgiler, bireyin hafızasında depolanır.
Az gören bireylerin iyi bir görsel hafıza deposu olsa da yetersiz bilgiden dolayı onu kullanabilme becerileri de kısıtlı kalır. Işık, renk, kontrast ve derinlik algısındaki değişiklikler bireyin günlük yaşamındaki tüm performans alanlarını (kendine bakım, serbest zaman, üretici aktivitelerde), bireyin hareket etme becerilerini kısıtlayarak toplumsal katılımını olumsuz etkiler.
*Az Görenler de Görme Engelli Sayılır mı?*
Az gören grubunda; herhangi bir nedenle doğuştan, genetik, kaza veya hastalanarak görme fonksiyonu kısıtlanmış kişiler bulunur. Bilindiği üzere her toplumda nüfusun yaklaşık onda birinin “engelli” olduğu varsayılır. Bunların da önemli bir kısmını görme engelliler teşkil eder. Görme engellilerin hepsi tamamen kör değildir. Büyük bir kısmı “az gören” kategorisindedir.
Bu gruba dâhil olanlar her ne kadar normal insanlar gibi görmeye dayalı tüm fonksiyonlara sahip değiller ise de hayatlarını az da olsa görme fonksiyonlarını kullanarak idame ettirirler. Elektronik gözlükler, elektronik büyüteçler gibi kimi yardımcı araçlar ya da rehabilitasyon süreci sayesinde hayatlarını kolaylaştırmak mümkün olabilmektedir.
Görme engellilerin hayatlarını kolaylaştırıcı araç-gereçleri tanıması ve ulaşımı hem çok zor hem de maliyetli olmaktadır. Ayrıca diğer engel grupları gibi rehabilitasyon, okul, eğitim, iş ve kendi yeteneklerini geliştirici etkinlikleri takip etmesi, onlardan yararlanabilmesi pek mümkün olmamaktadır.
Türk Kızılay’ı, Emo Teknoloji ve Nadir Hastalıklar Federasyonu gibi engellilere ilaca erişim, engellilerin hayatını kolaylaştıran cihazlara erişim ve eğitimi, engellilerle ilgili dünyadaki değişim ve gelişimler ve rehabilitasyon süreçleri gibi konularda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların sayısının artması temennilerimle.