Çocukluğumda radyodan yayınlanan “yurttan sesler” programını beğenirdim.
Gözümü açar açmaz, hemen Watt Radio markalı radyoyu açar, buram buram Anadolu kokan türküleri dinlerdim. En çok da “Madımak”, “Burçak yolması” türkülerini dinlemeyi severdim. Onlar, sabahın seher vaktinde kol kola çalışmanın, imece usulü ekonomiye katkı verenlerin sesiydi benim için…Fahri Karaoğlan’dan alının “Madımak türküsü” nün bir dörtlüğünü yazıvereyim de nostalji olsun.
“Madımak biçim de biçim
Ölüyom senin için
Madımak toplar iken
Başımdan düştü çıtım”
Urfalılar için “isot”, Afyonlular için “haşhaş” neyse, Sivaslılar için “madımak” aynı şey. Hep türkülerin seher yeli olmasın, Sivas’a gelenler için, yorgunluk giderici, ruhu serinletici “meltem rüzgarı” olsun diye “Madımak Oteli” ni yapmışlar Sivaslılar.
Yıl 1993. Yurdun dört bir yanından 4. Pir Sultan Abdal şenlikleri ve festivali için sazında türküsü, torbasında sözü olanlar, toplanmışlar “Madımak Oteli”nde. Hal yaran sohbetleri almış başını gidiyor. İnsanlar, akşama başlarına geleceklerden bihaber!… Günlerden 2 Temmuz, sıcak mı sıcak bir gün! İnsanlar buram buram ter döküyor… Otelde bulunanlar 2 Temmuz’un sıcaklığını Nida Tüfekçi’nin derlediği, Abdurrahman Kızılay’ın okuduğu şu türkü ile Anadolu insanının beraberce yaşama sevincini hissetmişlerdir yüreklerinde.
“Altın hızma mülayim
Seni haktan dileyim
Yaz günü temmuzda
Sen terle ben sileyim”
Temmuz sıcağında kendi terini değil, sevdiğinin, arkadaşının terini silen insanlar birden canavarlaşıyor!… Önce otelin önündeki araçları yakıyorlar. Taş, sopalarla otele saldırıyorlar, yakıyorlar yıkıyorlar… Ölümü, Azrail’i bu kadar yakınlarında hissediyorlar… Dışarı çıkmak için merdivenlerde toplanıyorlar. Dışarıda zebaniler, içerde Cehennem ateşi; ikisi de aynı, yolun sonu ölüm! Pir Sultan’ı anma gününde, Pir Sultan olmuş 33 can, Pir Sultan’ın bir değişiyle tutuşmuşlar, nar olmuşlar, geleceğin aydınlık olması için…
“Gün tutuşur canım gece tutuşur
Zindanlarda canım gece tutuşur
Gülüm toprak olur yele karışır
Yürür gelir canlar yollar tutuşur”
Otelin penceresinden çıkmak için çabalayan , Aziz Nesin’e “Alevi değilsin, sana ne oluyor?” sorusunu yöneltiyor zebaninin biri!.. Aziz Nesin’de “İnsan değilsin ki, sana nasıl anlatayım!” diyor.
Genç yaşta ölenler yaşlanmazmış! 12 yaşında ölen Koray Kaya ile, 65 yaşında ölen Asım Bezirci aynı yaştalar ikisi. Madımak hala yanıyor. Koray ve Asım karanlığa meşale olmuşlar, “Pir Sultanlar ölmez binler yetişir” diye yanar dururlar…
Zaman aşımıyla düşse de dava, gönül aşımı olmaz! Bu böyle biline.
Mutlu kalınız…