Ülke olarak hiç de iyi olmayan günlerden geçiyoruz.
Bütün herkesin yüreği Diyarbakır’dan gelecek güzel bir haberi bekledi durdu.
Yayın yasağı geldi ama haber kanalları, sosyal medya sayfaları ve hatta iktidarı ve muhalefetiyle tüm siyaset dünyası Narin için susmadı. Dakika dakika gelişmeler açıklandı.
Günlerce bekledik ama yine olmadı.
Geçmişte beklediğimiz diğer vakalar gibi 8 yaşındaki Narinimizi de kaybettik.
Kelimeler tükendi, söylenecek söz kalmadı dilimizde…
Ne söylesek, ne yapsak hepsi boş artık… Narin, güzel yüreğiyle bir melek oldu.
Onu öldüren canilerin en büyük cezayı almasını yürekten istiyorum. Toplum olarak istiyoruz. Çocuk cinayetleri artık son bulsun bu ülkede…
Biz neyi nasıl kaçırdık ki, bugün böylesine vizdansızlık dolu günlere kaldık. Eskiden olup da günümüzde kaybettiğimiz değerler başta olmak üzere, neden içinden çıkılmaz günler bize kaldı?
Her gün kendimizi tarttığımızda neden hala sonuca ulaşamıyoruz? Ülke olarak çocuklarımıza neden sahip çıkamıyoruz.
Bir yazıda gördüm ve özellikle kadınlar çok paylaşmıştı bu yazıyı… Yazının içeriğinde şöyle yazıyordu: “Bu ülkede kadın, çocuk, sokak hayvanları ve ağaçlar olmayacaksın.” Yazı aslında o kadar anlamlı idi ki diyecek söz bulamadım.
Gün geçtikçe artan şiddet vakaları, kadın cinayetleri, sokak hayvanlarına yapılan zulümler, katledilen minicik çocuklar… Hangi birini yazayım ki?
++++
“MUSALLADA YATAN ASLINDA BİZİM VİCDANIMIZDIR, İNSANLIĞIMIZDIR”
Basın madem ki topluma yol gösteren bir olgu… Bunun gereği olarak hepimizin elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Hep yazdım ve yazmaya da devam edeceğim. Önceliğimiz tek kelime ile eğitim… Evde, sokakta, caddede, işyerinde, alışveriş merkezinde, yollarda, toplumu ilgilendiren tüm alanlarda kendimize artık bir çeki düzen vermenin zamanı geldi. Küçüğünden büyüğüne, gencinden yaşlısına, aklınıza gelebilecek her bireyin artık bilinçli olması gerekiyor. Zira bu kadar kayıplar yeter… Her şeyden önce insanlık kaybediyor. İnsanlığın kaybettiği her gün birçok değerimizin de yok olması kaçınılmaz bir gerçek…
Güzel kızımız Narinimizin cenaze töreninde müftünün sözleri hiç kulağımdan gitmiyor. “Bugün musallada yatan aslında bizim vicdanımızdır, insanlığımızdır.”
Hakikaten ne oldu bizim vicdanımıza? Ne oldu bizim insanlığımıza? Bizler değil miydik elbisesi üzerinde uyuyan kedinin rahatsız olmaması için kıyafetini kesen Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizin ümmeti? Bizler değil miydik komşusu açken, tok yatmayan? İçim sızlıyor gerçekten…
++++
MELEK GELDİLER MELEK GİTTİLER
Hepsi bir melekti… Gülüp oynayacaklardı, koşup okula gideceklerdi…Hayaller kuracaklardı… Büyüyünce kim bilir topluma, insanlığa ve vatana nasıl hizmet edeceklerdi? Ama olmadı… Onların yaşam haklarını ellerinde gören caniler, haince planlarını hayata geçirip, hepsine kıydı, kıydılar… Toplumda kapanması zor derin yaralar açtılar. Sokakta bir çocuğu sevemez hale getirdiler insanları… Oysa bizler dedelerin verdiği küçücük şekerler ve bisküvilerle bugünlere gelmiş bireylerdik. Dedim ya, çok şey çaldılar bizden… Çocukluk yıllarımıza dair ne kadar güzellik varsa tek tek çaldılar ve çalmaya da devam ediyorlar.
Hafızanız belki unutmuştur. Gelin yitirdiğimiz o küçük yavrularımıza bir bakalım. Neler yaşamışlar? Bu hayata nasıl veda etmişler?
NARİN GÜRAN
8 yaşındaydı. Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolmuştu. Küçük Narin’in cesedi, 8 Eylül’de kıyafetleriyle Eğertutmaz Deresi kenarında çuval içinde üzeri taşla gizlenmiş vaziyette saat 08.45 sıralarında bulundu.
LEYLA AYDEMİR
4 yaşındaydı. 2018 yılında Ağrı’da bayram ziyareti sırasında kaybolmuş ve 18 gün süren aramalar sonucunda cansız bedeni bulunmuştu. Ailece dedesinin yaşadığı Bezirhane köyüne gitmişlerdi. Ancak, 15 Haziran günü Leyla aniden ortadan kayboldu ve ne yazık ki, Leyla’nın cansız bedeni köyden yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta, Kurudere mevkiinde bulundu.
EYLÜL YAĞLIKARA
8 yaşındaydı. Ankara’nın Polatlı ilçesinde 22 Haziran 2018’de kaybolduktan sonra cesedi bulundu. Otopsisinde vücudunda kesici ve delici alet izlerine rastlandı. Eylül’ün cinsel istismara uğradıktan sonra boğularak öldürüldüğü belirlendi.
PELDA K.
12 yaşındayken dayısının oğlu tarafından kaçırıldı ve zorla evlendirildi. Bir erkek çocuk dünyaya getiren Pelda, eşi cezaevinden çıktıktan bir süre sonra ikinci çocuğuna hamile kaldı. Biri 7 aylık, diğeri 4 yaşında 2 çocuğu olan 18 yaşındaki Pelda, evinde kalbinden vurulmuş halde bulundu.
UFUK TATAR
8 yaşındaydı. Hatay’ın Hassa ilçesinde Amanos Dağları eteklerinde kaybolan Ufuk, sekiz gün sonra ölü bulunmuştu. Küçük Ufuk’un cansız bedenine, kaybolduğu noktanın yaklaşık 5 kilometre uzağındaki Yoluklar Mahallesi’nin üst kesimlerindeki arazide ulaşıldı. Otopsisinde silah veya delici alet yaralanması izine rastlanmazken, kafatasında parçalı kırıklar tespit edildi.
IRMAK KUPAL
10 yaşındaydı. 13 Mart 2020 tarihinde Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde Irmak, 4 yaşındaki kardeşi İkra Nur ile tecavüze uğrayıp vahşice öldürülmüşlerdi. Kahreden bu olay, aile içi şiddetin ve çocuk istismarının en acımasız örneği olarak kayıtlara geçti.
EYLÜL UMUTLU
6 yaşındaydı. Yalova’nın Çınarcık ilçesine bağlı Koru beldesinde kayboldu ve bir gün sonra metruk bir binada cesedi bulundu. Küçük Eylül’ün cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı. Otopsi raporunda ise, Eylül’e antidepresan ilaç verildiği, ağzının kapatılarak ve boğazının sıkılarak öldürüldüğü belirtildi.
GİZEM AKDENİZ
6 yaşındaydı. Adana Kabasakal Mezarlığı arkasındaki Rüzgarlı Tepe mevkiinde bıçaklanmış ve yakılmış halde bulundu. Cinayeti Gizem’in babasının (kuzeni) amcasının oğlunun işlediği ortaya çıktı. Katil, çocuğu “Pikniğe gideceğiz” diye kandırıp, arabayla götürdüğü kırsal alanda ellerini ve ayaklarını koli bandı ile bağlayıp, ağzını da aynı bantla kapattığını, bıçakladıktan sonra yaralı halde üzerine benzin döküp yaktığını itiraf etmişti.
SAMİ YUSUF MARANGOZ
2 yaşındaydı. Bitlis’e bağlı Ahlat ilçesinde evinin önünde oynarken kaybolan Sami Yusuf Marangoz’un 4 kilometre uzaklıktaki ağaçlıkta cansız bedenine ulaşılmıştı. Ahlat’a 12 km uzaklıktaki Yuvadamı köyünde yaşanan acı hafızalardan hiç silinmedi.
ARDA CEMAL
3 yaşındaydı. Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde, merdivenden düştü denilerek hastaneye kaldırılan, ancak şiddete ve cinsel saldırıya maruz kaldığı ortaya çıkan Arda Cemal yaşamını yitirdi. 10 gün yoğun bakımda kalan Arda’nın vücudunda morluklar ve bağırsaklarında ise yırtılmalar olduğu gözlendi.
Zor yılların zora maruz kalan çocuklarını unutmamanız dileğiyle…
Tüm canilere inat, yüreğinizdeki merhameti ve vicdanınızı kaybetmeyin. İnsanları sevin… Sevdikçe zaten bütün kötülüklerin yolu kapanacaktır.