“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
O, çöken bir imparatorluğun küllerinden yeni bir anlayış ve yeni bir devlet ortaya çıkarmayı başardı. O, yürüttüğü savaşla, hem düşmanları bu topraklardan kovmayı başardı, hem de modern bir devlet kurdu. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 85 yıl önce 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrıldı.
BÜTÜN YURTTA DERİN BİR ÜZÜNTÜ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk… 1881’den 1938’e kadar süren kısa hayatında çok büyük işler başardı. Bizlere çağdaş ve modern bir devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı, ölümü değil, sonsuzluğa giden yolu gösteriyordu. 18 Ekim 1938’de bildiriler yayınlanarak Atatürk’ün sağlık durumu hakkında halka bilgi veriliyordu. 22 Ekim’de hastalığın düzelmeye yüz tutmuş olduğu bildirildi. Fakat Atatürk, Cumhuriyet’in 15. Yıl dönümü için Ankara’ya gidememiş, bu büyük bayramın sevincine bütün yurtta derin bir üzüntü karışmıştı. 8 Kasım 1938’de Atatürk’ün sağlık durumu nedeniyle yayınlanan 9. bildiride hastalığının normal seyrinden çıkarak, sıhhatinin yeniden kötüye gittiği bildiriliyordu. Atatürk’ün karnından su alınması gerektiği belirtiliyordu. Dikkatle yapılan bu işlem Atatürk’ün ömrünü ancak birkaç gün için uzatabilecekti.
++++
TÜRK MİLLETİ KURTARICISINI VE SEVGİLİ ATASINI KAYBETMİŞTİ
8 Kasım 1938 sabahı Mustafa Kemal Atatürk, yanındakilere saatin kaç olduğunu sordu. Saat 7’ydi. Başını sağa çevirip ‘Aleykümselam’ dedi ve gözlerini kapadı. 10 Kasım 9’u 5 geçe Türk Milletinin kurtarıcısı, eşsiz kahraman Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hayata gözlerini yumdu. Bütün Türkiye gözyaşlarına boğulmuş, Türk Milleti kahraman ve vefakâr bir evladını kaybetmişti. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyordu ve o gün gelmişti. Naçiz vücudu toprağa, varlığı ise sonsuzluğa gidecekti. Bizlere emanet ettiği Cumhuriyet ise, ilelebet payidar kalacaktı.
++++
BÜTÜN TÜRKİYE ATASINI SONSUZLUĞA UĞURLUYORDU
16 Kasım’da muhteşem bir katafalk üzerinde halkın ziyaretine arz edildi. 3 gün 3 gece gözleri yaşlı halk seli, generallerin ve subayların nöbet tuttukları bu tabutun önünden geçtiler. Dolmabahçe Sarayı’nın tören salonunda 19 Kasım Cumartesi günü Atatürk’ün cenaze namazı, Profesör Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. Büyük komutanlarının tabutunu ellerine alan generaller, onun cenazesini sarayın önüne getirilen top arabasına kadar taşıdılar. O artık tarih olmuştu… Bütün Türkiye Atasını sonsuzluğa uğurluyordu. Tüm yurtta büyük bir hüzün hâkimdi. Atatürk’ün naaşı Ankara’ya götürüldü. Ertesi gün muhteşem bir törenle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden alınan tabut, Etnografya Müzesi’ne götürüldü. Bütün dünya devletleri, ebediyete intikal eden bu büyük lidere karşı son vazifelerini yapmak üzere ayrı ayrı temsilciler, tam teçhizatlı birer bölük asker yollamışlar, O dahi askeri son defa selamlamak istemişlerdi. Türk Milleti kurtarıcısını ve sevgili Atasını kaybetmişti. Türk Milleti bir tek kalp olmuş, onun için ağlıyordu.
++++
BAŞTANBAŞA ÖKSÜZ KOCA BİR YURT
Bir sisli Kasım sabahıdır bu;
Düştüler yollara kırklar yediler…
Dağ başını duman almış kardeşim,
Gün doğmayacakmış, dediler.
Baktım ki bütün gökyüzü baştanbaşa tenha,
Bir kapkara matem sarıyor memleketi,
Her sineyi bir kapkara yas dolduruyor,
Ev ev bacalardan taşıyordu.
Bir sisli kasım sabahı baktım,
Baştanbaşa öksüz koca bir yurt,
Taş taş dövünüp ağlaşıyordu.
++++
Aradan 85 yıl geçti ve insanlar, saat 9.05’te yine Atasına koştu. Anıtkabir’i binler doldurdu, gözlerini kapadığı Dolmabahçe Sarayı’nda da hüzün hakimdi. Sokaklar, caddeler, yollar, işyerleri aklınıza gelebilecek her yer, O büyük askeri, O büyük komutanı, O büyük öğretmeni unutmamıştı. Kendisini selamlamak için iki dakikalık saygı duruşunda yerini almıştı halk… Pazarda, tarlada, inşaatta herkes tek yürek olmuştu. (Yüreksizlere parantez bile açmak çok gereksiz benim nazarımda.) Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, aradan değil 85 yıl, binlerce yıl da geçse unutulmayacak ve sadece Türkiye tarihine değil, dünya tarihine adını altın harflerle kazıyan, ülke liderlerinin bile bugün hayranlıkla devrimlerine saygı duyulan isim olarak hafızalarda yer alacaktı. Büyük komutanımız, Gazi Paşamızı, bir kez daha vefatının 85. yıldönümünde rahmet, saygı, minnet ve bitmeyen biz özlemle anıyoruz. Ruhun şad olsun Paşam…
Sevgiyle kalın… Umutla kalın…