Kadın Voleybol Milli Takımı, Milletler Ligi şampiyonluğunun ardından Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonluğunu da kazandı! Yılarca Türk Lokumu diye bizimle dalga geçenler, şimdi birer birer önümüzde diz çöküp alkışlıyorlar filenin sultanlarını.
2019 Avrupa Şampiyonası, Türk Kadın Voleybol Takımı’nın başında Glovanni Guldetti var, Sırbistan Kadın Milli Takımı’nın başında Daniele Santarelli var. Ankara’da oynanan maçların sonunda Türkler ve Sırplar final maçı için karşı karşıya geliyorlar. Maçı 3-2 kaybediyoruz. SANTARELLİ, şampiyon takımın koçu. Takımı şampiyon olduğu için oyuncularının sevincine o da katılıyor… Bir taraftan sevinç yaşarken Türk Milli Takımı’nın her birini ağlarken görüyor. Soyunma odasında duvarı, kapıları yumruklayan mı ararsın, üzüntüsünden eşofmanını yırtıp parçalayanı mı ararsın, hepsi soyunma odasında. Sonra birbirine sarılıp teselli edenleri görünce, karakterli oyuncular bunların hepsi, kendi üzüntülerine mola verip arkadaşına güç veriyor.
Daniele Santarelli, soyunma odası kapısından sesleniyor: “Bu şampiyona bitti, gelecek şampiyonaya bakın.” Böyle bir konuşma yangın yüreklere pınar suyu olup serinletiyor onları… Hepsi Daniele Santarelli’nin arkasından hayranlıkla bakıyorlar… Gel zaman git zaman Daniele bizim milli takımım başına getiriliyor. Sırbistan Milli Takımı’yla iki yıl daha sözleşmesi olmasına rağmen karşılıklı anlaşarak feshediyorlar. Glovanni de Sırbistan Milli Takımı’nın başına geçiyor.
Daniele, “Voleybol takım oyunu. Tek tek hiçbiriniz bir şey ifade etmezsiniz… Aynı hedefe her biriniz kilitlenmezseniz, bir şey elde edemezsiniz. “Bir zincirin gücü, en zayıf halkasının gücü kadardır.” Takım oyuncularını kamp çalışmalarını dışında da bir araya topluyor, bir aile ortamını bolca yaşatıyor onlara. Sonra şampiyon olmayı kafanızdan hiç silmeyin. Gözlerinizi kapatın şampiyonluk anını içinizde yaşayın. Hem Dünya Şampiyonası’na giderken hem de Avrupa Şampiyonası’na giderken kızları hepsi aynı şeyi söylüyordu: “Şampiyon olacağız” Onlar hayallerinde şampiyon olmuşlar, şampiyonluk havasını bol bol ciğerlerine koymuşlar.
Onların bu konuşmalarını duyunca 1972 Münih Yaz olimpiyatları yüzme branşında ABD takımından Mark Spitz geliyor aklıma. 7 Altın madalya kazanan Mark ‘a “ Bu başarının sırrı ne ?” diyorlar. Mark, “Ben hep boş havuzun başına gider, kafamdan kulaç atar şampiyon olduğumu düşünürdüm. Bir de disiplinli çok çalışmak.”
Mark, bireysel bir sporun şampiyonu. Ya bizimkiler? Onlar da birbiri olmuşlar, ayrı gayrı kalmamış aralarında. Avrupa Şampiyonası öncesi antrenmana gidiyorlar otobüsle. Ön kapıdan Melisa Vargas iniyor. Orada bekliyor, el uzatıyor arkasından gelen Zehra Güneş’e. Zehra da arkasından gelene el uzatıyor inmesi için. Oyuncular, kapıdan inerken düşecekler mi? Asla. Ama bir olmanın en güzel örneğini kendi gözlerimle gördüm televizyonlarda.
Hem yarı finalde hem de finalde 2-1 yenik olmalarına rağmen, inançla direnip galip gelmeyi bildiler. Onlar kendi aralarında şu marşı söylüyorlar:
“Bıraktım geldim evimi geride,
Adımı aldılar, kan karıştı terime,
Demişti anam bana ‘ buz da olsan erime’
Kaldırdım dünyayı dertlerimin yerine”
Buz gibi oldular, 2-1 yenik durumdayken ama erimediler. Gizem Örge, geriye gelen topların hepsini sildi, süpürdü, pas olarak Vargas’a, Ebrar’a, Zehra’ya, tek ayak kaptana. Her iki maçı da 3-2 aldık. Bu maçları seyreden otoriteler:
“Böylesine bakan birini yenemezsiniz,
Bu kadınları yenemezsiniz,
Belki gün gelir maçı kaybederler,
Ancak, asla yenemezsiniz”
“Türk Duvarı” diye lakap takılan Zehra Güneş: “Türk kadınları olarak, Atatürk’ün gösterdiği yola ışık tutarak yeni nesil için rol model olmaya çalışıyoruz” Onlar boş laf yerine, iş yapıyorlar. Karanlığa, ayrışmaya karşı ışık oluyorlar. Ha bir de Daniele , “İstiklal Marşı’nı kızlarla beraber ben de söyledim. “diyor. Kızlar,“ Yüzünü gördüğümüzde, güvenimiz bir kat artıyor”
Kızlarımız zirvede, alttaki seslerin çoğu ulaşmıyor onlara. Mutlu kalınız…