27 Mart Dünya Tiyatrolar günü. Tiyatrolar ücretsiz olarak perdelerini açarlar. Bir tiyatro sanatçısı veya tiyatro sahnesinin tozunu yutmuş bir kişi hazırladığı mesaj tüm sahnelerde okunur.
Her yıl ilimize en az üç perde halka ücretsiz açardı perdelerini. Bu sene beni Risus Sanat Merkezi, asmakatta 24 kişiye “ Çark” adlı kısa bir oyunu sergilediler. Başta Seyhun Sertan ve Onur Yalçın’a teşekkürler. Tiyatro için şehit vermiş bir ilde kısa da olsa perde açıldı. Bu sene ki “ Tiyatro Bildirisi”ni Prof. Dr. Ayşegül Yüksel yazmış, Onur Yalçın da 24 kişiye bu bildiriyi okudu. Bende sizlere bu mesajı aynen aktarıyorum:
“27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde, bir kez daha mitologyanın – geçmişi geleceğe ulaştıran- geniş zamandayız. Antik dünya sanatın efendisi olan Apollon ile Tragedya ve Komedya’nın atası olan Dionysos’un bir kez daha konuğuyuz. Tiyatro, insanlığın ortak vicdanına yer etmiş binlerce yıllık hüzün ve sevinci sahnede kotarırken, benliğimizde coşkuyu ve sağduyuyu buluşturuyor. Dionysos’un coşkusunu Apollon’un sağduyusu dengeliyor. ‘Tiyatro yaşantısı’ dediğimiz büyülü ortam işte bu dengede gerçekleşmekte: ‘Duygusal birliktelik’ ile ‘ düşünsel paylaşım’ın bütünleştiği noktada birbirimize bağlanıyoruz. Tiyatro sanatının yarattığı ortak yaşantı hepimizi sarıp sarmalarken, duyarlığımızı da keskinleştiriyor. En çok bu yüzden ‘tiyatro yaşantı’na gereksinim var. Çünkü teknoloji geliştikçe, insanca ilişkilerinin yok sayıldığı, uygarlık ilerledikçe toplumsal ve bireysel düzeyde ilkelleştiğimiz, çelişkilerle bir dünya yaşıyoruz. Çünkü güç ve para hırsıyla doğayı hoyratça yağmalayan, savaş çığlıklarıyla kirletilmiş, açgözlü bir insan düzeninde ‘vicdan’ın sesi duyulmaz olmuş. Toplumumuz zor bir geçitte yol almaya çalışıyor. Amansız bir pandemi dönemini tam atlatmamışken, uğradığımız deprem felaketinin yarattığı yıkımla yüz yüzeyiz. Tiyatromuz her iki aşamada da yara aldı. Pandemi döneminde neredeyse yok olma noktasına yaklaşan gösteri sanatları, depremi ardından bir süre daha sessizliğe gömüldü. Hem de tiyatro yaşantısının yarattığı duygu ve düşünce birliğini en çok özlediğimiz aşamada.
Şimdiyse acılarımızı yüreğimize gömerek yaralarımızı sarma zamanı. Ekonomik iyileştirme aracılığıyla insanca yaşama koşullarının sağlanması nasıl önemliyse, tiyatronun, ortak yaşantılarda buluşturduğu insanlara, yalnız olmadıklarını duyumsatma, onların dayanma, direnme ve dayanışma gücünü destekleme yönünde yarattığı sanatçı / izleme enerjisi de aynı düzeyde önemli. 2023 yılı ülkemiz için önemli bir dönemeç oluşturuyor. Cumhuriyetimizin 100. Yılındayız. Yakında kutlayacağımız ikinci yüzyılımız için dilediğimiz gelişmeler birer düş olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşmeli. Hepimiz gelecekte çocuklarımızın esenliğini sağlayacak oluşumlara özlem duyuyoruz. Hukukun üstünlüğünün tartışılmaz olduğu, düşünce ve söz özgürlüğünün tartışılma olduğu, düşünce ve söz özgürlüğünün özenle korunduğu, yoksulluk ve işsizlik sorunlarını aşmış, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımcılığından arınmış, çocuk haklarına saygılı, genç kuşağın eğitimi adına doğru yatırımlara yönelmiş, kavga ve çekişmeleri geride bırakmış, barışçıl bir toplumda yaşamak istiyoruz. Bu doğrultuda, tiyatromuza, hem ülkemize hem de dünya insanları adına, bugünden geleceğe ulaşacak, iyiye ve doğruya sahip çıkacak duygusal- düşünsel yaşantılarını oluşturma görevi düşüyor.
Dünya Tiyatro Günü, tiyatroculara ve seyircilere kutlu olsun.
Prof. Dr. Ayşegül Yüksel