Ne demeli? Nasıl başlamalı? İnanın kelimeler yetmiyor bunu anlatmaya…
Daha geçen hafta köşemi yazarken, ülke olarak içinde bulunduğumuz şiddet sarmalını anlatıyordum. Kadınlar, çocuklar, sokak hayvanları başta olmak üzere bitmek tükenmeyen bir şiddetin var olduğunu dile getirmeye çalıştık dilimiz döndüğünce… Köşe yazım baskıya girmeyi bırakın, henüz dizgisi bitmeden yine acı bir olayla karşılaştık. Şaşkınlık içerisinde nutkumuz tutuldu elbette…
++++
“HAYLAZ DA OLSALAR, ONLAR HEPSİ BENİM EVLADIM”
Burada abartmak veya konuyu bir yerlere çekmek gibi bir niyetimin olmadığını kesinlikle belirtmek istiyorum. Söz konusu şiddetin yanı sıra insan hayatından bahsediyorum. Bir insan… Bir can… Bir kan… Kolay yetişmiyor bir insan… Hele ki okumuş, tahsilini yapmış, bu ülkenin geleceği için çabalayan bir insan… Emekli olmasına rağmen ‘Hababam Sınıfı’ndaki Mahmut Hocamız örneği gibi… Ne demişti hatırlayın Mahmut Hoca? “Haylaz da olsalar, sorumsuz da olsalar, onlar hepsi benim evladım”… Öğrencisini evladı gibi gören bu öğretmenlerimize saygıyı neden çok görüyorsunuz? Neden kıymetini bilmiyorsunuz?
YETMEZ EFENDİM YETMEZ, TEDBİRLER ARTIRILMALI
İstanbul Eyüpsultan’da atıldığı özel okulu basan suç makinesi, Okul Müdürümüz İbrahim Oktugan’ı silahla hayattan kopardı. Okurken, yazarken, dile getirirken bile yüreğim sızlıyor. Bu saatten sonra ne desek boş, İbrahim hocamızı hiçbir şey geri getirmeyecek. Ama geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı ve gençlerimizi bu travmatik olaylardan uzak tutmalı, toplum olarak elimizden geleni yapmalıyız. Türkiye genelinde eğitimci camiası, eylemler yaparak, bu gibi olayların son bulmasını dile getirdiler. Yetkililer, cezalara ilişkin birtakım açıklamalar yaptılar ama bunlar yetmez… Gün geçtikçe artan şiddet vakalarının her bireye yansımaması için gerekli olan önlemler artırılmalı diye düşünüyorum. Düşünsek nedir, uygulamada sınıfta kalıyoruz. Nereden baksanız tutarsızlık yani…
++++
OKUL BASAN VELİLERE FIRSAT VERİLMEMELİ
Türk toplumlarında eğitimin ne kadar önemli olduğu gün geçtikçe daha da belirginleşiyor. Müfredattan bahsetmiyorum bile… Ama ilerleyen süreçlerde daha iyi ve kaliteli bir eğitimin yapılabilmesi için, fikir ve düşünce olarak bazı yeniliklerin, caydırıcı cezaların getirilmesi gerekiyor. Öğrenci, öğretmenine kızdı diye okul basan velilere fırsat verilmemeli mesela… Bu gibi olaylar, maalesef süreci olumsuz yönde etkiliyor. Bu en küçük örnek… Geçtiğimiz haftalarda iri yarı bir velinin, okula gelerek kadın öğretmene attığı yumruğu hepiniz görmüşsünüzdür. Şiddet olayını geçin bir kadına el kaldırmak… Tabi ki şiddet boyutunu geçmeyin. Sözün gelimi öyle dedim. Ama hayretler içinde izledim.
++++
NEDEN BU HALDEYİZ?
Hiç sordunuz mu kendinize? Neden böylesine bir toplum haline geldik? Suratlar asık, her an patlamaya hazır gergin insanlar profili… İyiye, güzele, dostluğa, arkadaşlığa dair gelişmelerin yeni yüzyılda yıprandığı zamanlar… Bazen düşünüyorum da, kaybettik o güzellikleri… Yıllar öncesinde kalan saygı ile başlayan sevgi, nezaket, kibarlık oluşumlarını… Ama bir yerden başlamak lazım. Toplum olarak başlamalıyız ki, içinde bulunduğumuz sürecin bir an önce değişmesi gerekiyor. Sevgi görmeyen insanların kine, nefrete ve olumsuz düşüncelere daha yakın olduğunu bir yerde okumuştum. Bunun ne kadar doğru bilemem ama bildiğim tek bir şey varsa saygımızı yitirmemek… İnsan doğası gereği birçok değeri yitirebilir. Farklılaşabilir, insanları farklı kulvarda görebilir ama saygı kelimesinin içeriğini bilmesi gerekir. Saygının olduğu yerde hayat var olacaktır diye düşünenlerdenim…
Sevgiyle kalın… Umutla kalın…